Neden İş Güvenliği Logo
İş Sağlığı ve Güvenliği

Sıcak Ortamlarda Çalışma Koşulları

Sıcak Ortamlarda Çalışma Koşulları
Tamircin Burada

Sıcak Ortamlarda Çalışma Koşulları, dökümhaneler, haddehaneler, yüksek fırınlar, kazan daireleri, çimento ve kireç fabrikaları, ekmek fabrikaları ve fırınları, termik santrallar, doğalgaz çevrim santralları, ısıl işlem üniteleri ve benzeri işyerleri sıcak çalışma şartlarının oluştuğu bölümlere sahip işyerleridir. Yine güneş altında açık havada yapılan çalışmalar bu gruptadır

Sıcak Ortamlarda Çalışma Koşulları

Mevsim normalleri olarak kabul edilen ve her bölgeye göre değişen sıcaklıkların, kabul edilen değerlerin üzerine çıkması aşırı sıcak olarak kabul edilir. Mevsim normallerinin 10 C üzerindeki değerleri ise ciddi önlemler alınması gereken aşırı sıcak olarak tanımlayabiliriz. Alışılmış değerlerin üzerindeki sıcaklıkların yarattığı en ciddi tablo Sıcaklık Çarpması ve Güneş Çarpması adlarıyla tanımlanabilir. Bu tabloda kişinin vücut ısısının 41 C üzerine çıkması söz konusudur. Sıcak ve nemli hava, güneş ışınlarına direkt maruz kalınması, kaybedilen sıvının yerine konulmaması, bulunulan ortamın aşırı sıcak ve hava akımsız olması, kalın ve sentetik kıyafetler gibi nedenler sıcak çarpmasına neden olurlar.

İklim şu parametrelerle tanımlanır:


Mikroorganizmaların Çalışanlar Üzerine Etkileri


  • Hava sıcaklığı (kuru termometre değeri) (°C)
  • Nem (su buharı basıncı hPa şeklinde veya görece % nem olarak ifade edilir)
  • Hava akımı (rüzgar hızı) (m/sn)
  • Isı akışı yoğunluğu (ısı radyasyonu) W/m2

İşyerindeki ısı stresi tek başına ısı akış yoğunluğunun bir sonucu olabilir veya bundan belirgin şekilde etkilenebilir.

Eğer direkt olarak ölçülemiyorsa bir siyah küre termometre yardımıyla tahmin edilebilir (tabii ki sadece sabit iklim koşullarında).

Eğer ısı radyasyonu ve dış ortam sıcaklığı arasındaki fark çok büyükse dış ortam sıcaklığının ısı stresi üzerindeki etkisi ihmal edilebilir

Isı stresinin değerlendirilmesi ayrıca şu kişisel parametreleri içerir:

  • Yapılan iş (gereken enerji) (W veya kJ)
  • Giysilerden ısı transferi
  • Maruziyetin süresi (dakika

İşyerindeki ısı stresi giyinik kişi için etkin öğlen sıcaklığının Yaglou yöntemiylekişi tarafından hissedilen sıcaklığın ölçümü- ve ısı akış yoğunluğuyla tanımlanması ile değerlendirilir (NET (°C) ).

Sıcak Ortamların Sağlık Üzerine Etkileri

İnsan termal konforu temelde ısı üretimi ve kaybı ile belirlenir. Isı stresi koşulları altındaki sağlık için de aynı şey geçerlidir.


Hayatın Her Alanında İş Güvenliği


Isı kaybı konveksiyon, kondüksiyon, radyasyon ve terin buharlaşması yoluyla meydana gelir. Isı kaybı iki ana yolla artabilir:

  • Periferal kan akışında artış ile
  • Terin buharlaşmasındaki artış ile

Konfor ve sağlık üzerine kötü etkiler genellikle ısı kaybı ve üretimi arasındaki dengesizliğin etkisidir. Dengesizlik genellikle işyerindeki fiziksel güç ile ısı üretimi ve işyerindeki havanın yüksek sıcaklığının kombinasyonundan kaynaklanan ısı stresi nedeniyle ısı kaybı sağlayan mekanizmaların aşırı yüklenmesinden kaynaklanır. Termal dengesizlik vücut sıcaklığında insan tolerans sınırlarına ulaşan veya aşan bir artışa neden olur. Bu sınırların aşılması durumunda sağlık üzerine ters etkiler beklenebilir. Ulaşılan vücut sıcaklığına ve sıcaklık yükselme hızına bağlı olarak ısı stresi çeşitli hastalıklara neden olabilir. Kısa süreli veya nadiren sıcak koşullarda çalışan kişiler için bile mesleki tıbbi korunma gereklidir.

Eğer kişilerin aklimatizasyonu söz konusu değilse sıcak koşullarda yapılan tüm işler kısa süreli ısı stresi içermektedir

Akut hastalık ısı toleransını azaltabilir. Bu nedenle, hekim ciddi bir şey bulmasa dahi, akut olguların tıbbi muayenesi sırasında çalışanın sağlığı dikkate alınmalıdır (isteklilik, maruziyet süresi, çalışma aralarının düzenlenmesi).


Neden İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu Kurulmalı


Fonksiyonel bozukluklar, belirtiler; Dolaşım şoku (ısı şoku), Isı krampı ve Sıcak çarpmasıdır.

Web Tasarımı


Sıcak ortamlarda iş güvenliği önlemleri

  • Çalışma vardiyaları günün sıcak saatlerine (11:00 – 14:00 arası) göre düzenlenebilir. Böyle bir düzenleme yapılamıyorsa güneş altında çalışacak ekibe destek verilerek kişi başına güneş altında çalışma süreleri kısaltılacak tedbirler alınması faydalı olur. Mümkünse dışarıda yapılması gereken işler günün erken saatlerinde ve akşam geç saatte planlanabilir.
  • Çalışma ve dinlenme süreleri yeniden gözden geçirilerek havanın ve çalışılacak ortamın durumuna göre verimi maksimuma çıkaracak şekilde ayarlanabilir.
  • Sıcak havalarda ve sıcak ortamlarda (>26 dereceden daha fazla ölçülen ortamlarda) zorlayıcı fiziksel aktivitelerden kaçınmak gerekir. İş mümkünse günün ilerleyen saatlerinde ve hava serinledikten sonra veya ortam sıcaklığı normal seviyelere indirildikten sonra yapılmalıdır.
  • Çalışılan ortamlarda ani ısı değişiminden korunmak gerekir. Çalışılan ortam iyi havalandırılmış olmalı. Mümkünse iklimlendirme yapılmalı ancak ortam çok soğutulmamış olmalı. (Normal bir oda ısısı 24 derece olmalıdır.)
  • Çalışma kıyafetleri ince ve teri emecek özellikte (pamuklu) olmalı. Terlediğinizde terinizin klima altında kurumamasına özen gösterin. Mümkünse sık kıyafet değiştirerek vücudun nemli giysilerle temasını önleyin. Çalışma aralarında kıyafet değiştirme tedbirleri alınabilir.
  • Bol miktarda sıvı tüketilmelidir. Normal bireylere günde en az 2 – 3 lt. sıvı alımı önerilmektedir. Sıcak ortamda bedenen çalışanlar için bu miktar daha da arttırılmalıdır. Temiz, hafif soğuk ve her zaman ulaşılabilecek ve yeterli miktarda su kaynakları temin edilmelidir. Çalışanın sıvı elektrolit dengesini sağlamak için soda, ayran ve meyve sularıyla sıvı tüketimi arttırılması uygun olur.
  • Öğle arası veya vardiya yemeklerinde ağır ve yağlı yiyeceklerden kaçının, az az ama sık aralıklarla yemeğe özen gösterin. Daha çok meyve ağırlıklı beslenme uygun olur. Dinlenme aralarında takviye olarak sulu meyveler çalışma verimini arttırır.
  • Kronik hastalığı bulunanların düzenli olarak işyeri hekimi tarafından takibi, düzenli ilaç kullanması, tek başlarına çalışmamaları, sağlık durumlarını ortaya koyan hekim raporuyla kontrolleri uygun olur.

Sıcak çarpması

Sıcak çarpmasında tüm vücut sistemleri olumsuz etkilenir. Çünkü vücut fonksiyonları dar bir ısı aralığında düzenli yürütülebilir. Terleme, solunum, vücudun temas ettiği daha soğuk cisimler ve ısının dalgalar şeklinde havaya verilmesi ısı kaybetme yollarımızdır. Sıcak havalarda bu sitemler yoluyla yeterli ısı kaybedilemez. Böylece sıcağın olumsuz etkileri ortaya çıkar.Sıcak çarpmasında erken dönemde yoğun terleme, halsizlik, ağız kuruluğu ve susama, kas krampları, başağrısı, başdönmesi, bulantı, kusma, soğuk ve terli bir cilt ile beraber idrar koyulaşması olur. Daha ileri aşamalarda ateş, anormal davranışlar, bilinç bulanması, kuru-sıcak ve kırmızı cilt, hızlı ve yüzeyel solunum ve en sonunda bilincin tamamen kaybı gelişir. Sıcak çarpmasında erken önlem alınmazsa % 80 lere kadar varan ölüm olayları görülebilir.

Böyle bir durum saptandığında ilk yapılacak iş hastanın serin bir yere alınarak ambulans çağrılmasıdır. Bulantı ve kusması olmayan hafif sıcak çarpmalarında su verilebilir. Fakat bulantı ve kusması olan, bilinci yerinde olmayanlara kesinlikle ağızdan herhangi bir şey verilmemelidir. Hastanın vücuduna soğuk su serperek, ıslak havlu veya örtüler konularak vücut ısısı düşürülebilir. Ateş düşürücüler, tuz tabletleri, alkollü ve kafeinli içecekler kesinlikle verilmemeli, hastanın vücudu alkol gibi maddelerle ovulmamalıdır. Sıcak havalar tüm yaşamı olumsuz etkiler. İş ortamlarının da bu olumsuzluktan pay alması kaçınılmaz bir sonuçtur. İş hayatında en sık görülen belirtiler isteksizlik ve çabuk yorulmadır. Sinirlilik hali, dikkatin çabuk dağılması, hata sıklığını artması gibi bir çok belirti daha görülebilir.

Sıcak çarpması için önlemler

  • Yöneticilerin aşırı sıcak dönemlerinde alacağı önlemlerin çalışanların sağlıklarını korumasına yardımcı olacağını, çalışan ve müşteri memnuniyetini artıracaktır.
  • Yöneticiler ve çalışanlar sıcakla mücadele yöntemlerini öğrenmeli ve bu bilgiler herkese aktarılmalıdır.
  • Çalışma ortamı klimatize edilmeli ve klimatize olmayan bölgelerde hava akımı sağlanmalıdır.Bu belki de alınabilecek en önemli önlemdir.Çalışılan bölgeye direkt güneş ışınlarının gelmesi, perde vb. Yöntemlerle engellenmelidir
  • Çalışma kıyafetleri rahat ince ve ısı tutmayan nitelikte olmalı, sentetik kıyafetler giyilmemelidir.
  • Günlük sıvı tüketimi arttırılmalı kişiler susama hissi olmadan su içmeye teşvik edilmelidir. Günlük 2 lt ve üzerinde su tüketilmelidir.
  • Yaşlı çalışanlar ve hamileler dikkatle izlenmeli ve gerekirse çalışma tempoları düşürülmelidir.
  • Hipertansiyon, Kalp Hastalığı, Şeker Hastalığı, Tiroid bezinin fazla çalışması gibi metabolik hastalığı olanlar, Astımlılar ve diğer kronik hastaların tedavilerinin yeniden gözden geçirilmesi önemlidir. Bu çalışanların doktorlarıyla bağlantı kurmaları ve kullandıkları ilaçları gözden geçirmeleri yönünde uyarılmaları gerekmektedir.
  • Yemek verilen iş yerlerinde hafif, sindirimi kolay, mevsime uygun menüler hazırlanmalıdır. Ulaşım hizmeti veren işyerleri klimalı araçlar kullanmalı ve ulaşım saatlerini trafik yoğunluğuna göre ayarlamalıdır.
  • Özellikle farenjit, bronşit vb. enfeksiyon hastalıkları durumunda derhal doktora gidilmeli ve yüksek ateşli hastalıklar bir an önce tedavi edilmelidir.Dış ortamlarda çalışan personelin daha serin saatlerde çalışması sağlanmalı, ağır işler mümkün olduğunca daha az sıcak günlere kaydırılmalıdır.
  • Evi serin olmayan ve aşırı sıcak ulaşım araçları ile işyerine gelen personel daha yorgun ve sinirli olacaktır. Bu kişilere daha toleranslı davranılması ve önlemler konusunda tekrar uyarılması bir çok tatsız olayı önleyecektir.
  • İş dışındaki yaşamda yoğun spor aktiviteleri, alkol kullanımı, uzun süre güneş ışınlarına maruz kalınması, ağır yemekler yenilmesinin sakıncaları iyice anlatılmalıdır.
  • Sık duş alınması veya vücudun su ile serinletilmesinin faydaları belirtilmelidir

 

Korumak Tedavi Etmekten Daha Ucuzdur

Ülkemizde yüzbinin üzerinde meslek hastalığı yakalamamız gerekirken, Sosyal Güvenlik Kurumu istatistiklerine yansıyan rakamlar her yıl maalesef birkaç yüzü geçememektedir. Türkiye İstatistik Kurumu, ülkemizde yılda dokuzyüz binin üzerinde meslek hastalığı ve işle ilgili hastalık ve yaralanma olduğunu ifade etmektedir. SGK rakamlarının düşüklüğü biraz da istatistik yöntemi hatasından kaynaklanmaktadır ama yine de meslek hastalıklarımızı tanıma konusunda başarılı olduğumuz söylenemez. Yani, hem çalışanlarımızı meslek hastalıklarından koruyamıyor, hem de meslek hastalıklarını saptayamıyoruz.

Toplumun hemen her kesimini derinden etkileyen bu önemli sorunun sosyal ve yasal boyutlarıyla birlikte ele alınıp, çözümlenmesi gerekir. Meslek hastalıklarını tanımak ve önlemek sosyal devletin ve tüm ilgililerin vicdani bir sorumluluğudur. Çalışanın sağlıklı olma hakkına saygının gereğidir. Tanınmayan meslek hastalığı, haksız kazanç nedenidir, genel sağlık sigortasına ve topluma yüktür. Bildirimi zorunlu olan meslek hastalıkları, yasal tanı almadıkça, meslek hastalığı sayılmazlar.


Kas İskelet Sistemi Hastalıklarının Teşhis Edilmesi


Meslek hastalıklarını tanımanın ilk şartı, hastanın mesleğiyle ilgili sorgulamadır. Bu da “Ne iş yapıyorsunuz ?” sorusuyla başlar. İş sağlığı disiplininin babası sayılan İtalyan hekim Bernardino Ramazzini (1633-1714)’nin şu veciz sözleri, bugün maalesef hala geçerliliğini korumaktadır; “Hayret ve tereddüt ediyorum. Acaba, ilaç ve sinameki kokan muayenehane ve eczanelerde oturan bu azametli ve şık görüntülü doktorların burnuna işyerlerindeki pis kokulu şeyleri mi soksam, yoksa onları bu çukurları görmeye mi davet etsem?”

İş Güvenliği Hayatımızın Bir Parçası Olsun

Aslında sadece işyerimizde değil, hayatın her alanında güvenlik anlayışımızın geliştirilmesine dair kültürümüzden çok güzel örnekler bulmak mümkündür. Tehlikeli hızla çalışmanın, acele etmenin, kestirmeden gitmenin iyi bir şey olmadığını atasözümüz ne güzel ifade eder; “Acele giden, ecele gider”. Yapılacak olan işi yeteri kadar öğrenmeden, bilmeden işe başlamak, üstelik sormaktan çekinmek, utanmak bir başka hatalı davranış örneğidir. Kültürümüzde bunun da veciz bir karşılığı var; “Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp”. İşyeri temizliğine özen göstermemek de önemli davranış kusurlarından biridir. Oysa temizlik, kalite ve verimliliğin olduğu kadar, iş güvenliğinin de göstergesidir.

Aklın, bilimin ve yasanın emrettiği güvenlik önlemlerini ihmal etmek, iş kazalarında sık karşılaşılan bir başka güvensiz davranıştır. Oysa, “Eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra Allah’a emanet et” atasözümüzü bilmeyenimiz yoktur. İş ortamında “Bana bir şey olmaz..” demeden önce, çok iyi düşünmek gerekir. Her mesai başlangıcında, o gün yapacağımız işleri kısaca kafamızda planlayıp, bu planı uygulamanın bile iş güvenliği açısından koruyucu bir değeri vardır

Yazının tüm hakları www.nedenisguvenligi.com‘a aittir. Telif hakları kanunu gereğince kopyalanamaz ve/veya farklı bir yerde kullanılamaz. Ancak alıntı yapıldığında link ve adres verilmek zorundadır

Kaynaklar;

Directive 89/391/EEC on the introduction of measures to encourage improvements in the safety and health of workers at work

Malchaire J, Kampmann B, Mehnert P, Gebhart H, Piette A, Havenith G, Holmer I, Parsons K, Alfano G, Griefahn B (2002) Assesment of the risk of heat risarders encountered durink work in hot conditionas. Int Arch Occup Environ Health 75(3):153-62

Parsons KC (2003) Human Thermal Environments. The effects of hot, moderate and cold environments on human health, comfort and performance. Taylor & Francis, London

OSGB Web Tasarımları

İlgili Yayınlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Araç çubuğuna atla