Neden İş Güvenliği Logo
İş Sağlığı ve Güvenliği

Tarım Sektöründe Toz ve Toz Kaynakları

Tarım Sektöründe Toz ve Toz Kaynakları
Tamircin Burada

Tarım Sektöründe toprakta bitki yetiştirmek için yapılan her türlü işlem sırasında toz maruziyeti olabilir. Tarım işlerindeki inorganik toz maruziyeti, sanayide tozlu işlerdeki maruziyete göre daha azdır.

Tarım Sektöründe Toz ve Toz Kaynakları

İnsanlar tarih boyunca mineral tozlarıyla birlikte yaşamışlardır. Hava akımları topraktaki mineral taneciklerini süpürerek çok uzak bölgelere kadar taşıyabilmektedir. Havada belli süre asılı kalan mineral tozlarını solunum yoluyla akciğerlerine alan insanlar belli süre sonra hasta olma riskiyle karşılaşmaktadır. Mineral toz maruziyeti; iklim koşulları, bitki örtüsü, erozyon, inşaat, tarım, madencilik, sanayi işleri ve ormansız alanlardan kaynaklanmaktadır


Tozların Vücuda Girişi ve Etkileri


Asbest

Asbest, tabiatta doğal olarak bulunan ve lifsi yapıda olan bir mineral grubuna verilen ortak isimdir. Yerkabuğunu oluşturan kayaların yapısında da değişen oranlarda asbest mineralleri vardır. Özellikle volkanik aktivitenin yüksek olduğu alanlarda asbest yer yer yoğun birikimler halinde yeryüzü örtüsünde bulunur. Asbest ya da diğer bir adıyla amyant, aslında Anadolu’da çok kullanılan ve değişik isimlerle anılan kanserojen bir mineraldir. Türkiye’de asbest liflerinin solunması, içinde asbest bulunan beyaz toprağın, “Ak toprak”, “Gök toprak”, “Ceren toprağı”, “Çelpek”, “Höllük “ gibi kireç, sıva, çatı ve zemin toprağı olarak kullanılmasından dolayı meydana gelmektedir.

İç Anadolu köylerinde bu amaçla kullanılan toprağın içinde hiçbir endüstriyel değeri olmayan tremolite asbest bulunmaktadır. Bu tür asbestin lifleri tıpkı mavi ve kahverengi asbest gibi ince uzun veya kalın olabilmektedir. İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde kırsal kesimde tremolit asbest içeren toprak evlerde çatı malzemesi ve sıva olarak kullanılmaktadır. Ayrıca bazı yörelerde bebek pudrası olarak kullanılan toprağın da asbest içerdiği anlaşılmıştır

Türkiye Mezotelyoma (akciğer zarı ve karın zarı kanseri) Çalışma Grubu tarafından yapılan araştırma sonuçlarından elde edilen verilere göre halen toplam 30 ilde, 473 köyde asbest karışımlı ak toprak sıvalı ve/ veya çatısı örtülü ev olduğu belirlenmiştir. Yine bu köylerin büyük çoğunluğunun çevresinde, köylülerin maksada yönelik kullandığı ak toprak kaynakları vardır

Ak toprak, su yalıtımı için özellikle ağıl ya da ahır olarak kullanılan damların üstüne serilir ve silindir bir taş tekerlekle ezilerek basılır, sıkıştırılır, yerleştirilir.

Yağmur yağdığında ıslanan lifler birbirleri ile daha sıkı temas ederek yalıtım için uygun bir ortam oluştururlar. Ancak güneşte kuruyan toprak tozlanır ve rüzgârla taşınır, damlardan sokağa doğru savrulur. Evlerin duvarlarından, damlardan rüzgârla savrulan ak toprak içindeki asbest lifleri sokaklarda havada asılı olarak uçuşur, bu sırada orada bulunan insanlar bunları soluyabilir. Asbest karışımlı toprak, asbestin lifsi yapısının ona verdiği özellik nedeniyle nispeten diğer topraklardan kolay ayırt edilebilir. Çeşitli mat renklerde görülebilir. Gri, hafif yeşilimsi, metalik mavi, kreme kaçan veya griye kaçan beyaz renkte görülebilir

Değişik tiplerde asbest mineralleri vardır. Kimisi daha uzun lifli, kimisi daha kısa liflidir. Kısa lifli asbest içeren topraklar daha küçük partiküllü, kaba toz parçacıkları halinde olabilir. Elle tutulunca hem ele kolay sıvanır hem de yumuşak bir şekilde daha küçük parçacıklara dağılabilir.

Zeolitler (Eriyonit)

Zeolitler, alkali ve toprak alkali metallerin sulu alümina silikatları olarak tanımlanır. Eriyonit; zeolit grubu mineral olup, birkaç mikron boyutunda, lifsi ve iğnemsi yapıdadır. Zeloitler yapı taşı, puzzolan çimentosu, hafif yapı malzemesi, kağıt endüstrisi, iyon değişimi, oksijen ayrımı, katalizör olarak ve tarımda hayvan yemi imalatında kullanılmaktadır. Ancak zeolit minerallerinden eriyonitin kanser nedeni olduğu uzun yıllar yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda ortaya konulmuştur.


Toz Sınıfları


Türkiye’de eriyonitli volkanik tüflerin dağılımı MTA tarafından 2006 yılında başlatılan “Tıbbi Jeoloji Projesi” kapsamında haritalanarak ortaya konulmuştur.

Bitkisel Üretimde Oluşan Tozlar

Toprakta bitki yetiştirmek için yapılan her türlü işlem sırasında toz maruziyeti olabilir. Tarım işlerindeki inorganik toz maruziyeti, sanayide tozlu işlerdeki maruziyete göre daha azdır. Bununla birlikte kişilerin soluduğu havadaki toz düzeyi zaman zaman kabul edilebilir sınırların üzerinde olabilir.

Çiçek Tozları

Bahar aylarında bitkilerin çiçek açmaları ile birlikte polenler atmosfere yayılırlar. Özellikle rüzgârlı havalardan sonra polenler havaya daha çok dağılırlar. Zehirli bitkilerden (zakkum vb.) gelen polenler hem alerjen hem de zehirlidir. Bazı bitkilerde lateks proteini bulunur ve bu protein alerjiye neden olur.

Tahıl Tozları

Tahıl tozları; hasat, harman, depolama, öğütme işlemleri ve tahıllardan gıda imalatı sırasında oluşan tozlardır. Tarım ürünleri hasat sonrası kısa süre de olsa depolanmak durumundadır. Bazen yıllarca depolarda bekletilmektedir. Ayrıca ürünlerin işlenmesi ambalajlanması veya depolarda aktarılıp elleçlenmesi sırasında da tozlar oluşmaktadır. Tahıl silolarında toz oluşumu daha çok düşme esnasında meydana gelir.

Bitkisel üretimde kullanılan gübreler daha çok granül yapıda veya sıvı formdadır. Ancak makinalara dolum sırasında ya da karıştırma, depolama ve aktarma işlemleri sırasında gübre tozlarına maruziyet söz konusu olmaktadır. Elle gübre atımı veya gübre atımında havanın rüzgârlı olması maruziyeti artırmaktadır. Gübrelerin yapısında bulunan kadmiyum, azot, bakır, fosfor, potasyum, arsenik, kükürt vb. minerallerinin solunması sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Tarım topraklarında verimi artırmak amacıyla kullanılan DAP (Diamonyum fosfat), TSP (Triple süperfosfat) ve diğer kompoze gübrelerin özellikle Cd (Kadmiyum) içeriği oldukça yüksektir (>8 mg/kg gübre).


Tozlardan Kaynaklanan Mesleki Akciğer Hastalıkları


Hayvan gübresi; küçük ve büyükbaş hayvanların sıvı ve katı dışkıları ile hayvanların altına serilen altlıklardan çıkan atıkların karışımını ifade eder. Bu tip gübreler organik madde bakımından oldukça yüksek bir içeriğe sahiptir. Organik gübrelerin oluşturduğu en önemli sorunlardan biri de hava kirliliğine neden olmasıdır. Hayvan gübrelerinin toplanması, depolanması, fermantasyonu ve tarım alanlarına uygulanması sırasında oluşan koku rahatsızlık oluşturmakta ve insanlara bulaşan hastalıkların yayılmasına neden olmaktadır. Organik gübreler, haşere ve böcekler için elverişli bir ortam sağlamaktadır. Bu haşere ve böcekler gübrelerin içeriğindeki mevcut bulaşıcı hastalık etmenlerinin yayılmasına neden olmaktadır

Pestisit (Tarımsal Mücadele İlaçları) Tozları

Pestisit: Zirai mücadele araştırma ve uygulamalarında kullanılan her türlü kimyasal madde ve preparatı

Pestisitlerin Genel Özellikleri

Pestisitler, insan ve hayvan vücudu ile bitkiler üzerinde veya çevresinde yaşayan, besin kaynaklarının üretim, depolanma ve tüketimi sırasında besin değerini düşüren ya da zarara uğratan böcek, kemirici, yabani ot, mantar gibi canlı formlarının yıkıcı etkilerini azaltmak için kullanılan kimyasal maddelerdir. Tarımda oldukça fazla kullanılmaktadır. Türkiye’de 2013 yılında 50.000 ton pestisit satılmıştır (TMMOB/ZMO kayıtları). Çoğunluğu sıvı formda olmasına karşın bazıları sıvılaştırılmak üzere hazırlanmış toz veya doğrudan toz olarak kullanıma hazırlanmış durumdadır

Günümüzde sentezlenmiş ve kullanıma sunulmuş olan yaklaşık 20.000 çeşit pestisit bulunmaktadır. Pestisitler 620 farklı hammaddeden değişik formülasyon ve preperatlar kullanılarak üretilmiştir. Üretilen pestisitlerin % 80’i tarım sektöründe zararlı ot ve haşerelerle mücadelede herbisit ve insektisit olarak kullanılmaktadır.

Toz ilaçlar özellikle tohum ilaçlamasında kullanılmaktadır. Tarım ilacı olarak yoğun şekilde bakır içeren preparatlar kullanılmakta ve böylece toprak yapısında bakır birikimi artmaktadır. Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından yapılan “Kimyasal Gübrelerin Çevre Kirliliği Üzerine Etkileri ve Çözüm Önerileri” isimli çalışmada topraklardaki bakır miktarlarının % 91,9’unun kritik toksisite seviyesinin (20 mg /kg) üstünde olduğu belirtilmiştir.

Pestisitlerin Sınıflandırılması

Formülasyon Şekillerine Göre
  • Toz İlaçlar
  • Islanabilir Toz İlaçlar
  • Kuru Tohum İlaçları
  • Suda Çözünen Tozlar
  • Solüsyonlar veya Sulu Çözeltiler
  • Emülsiyon Konsantre İlaçlar
  • Yazlık ve Kışlık Yağlar
  • Granüller
  • Aerosoller
  • Pelletler
  • Zehirli Yemler
  • Kapsül Şekli Verilmiş Formülasyonlar
  • Gübre Karışımları
  • Akıcı Konsantreler
  • Yağ Konsantreleri
  • (ULV) Çok Düşük İlaçlamaya Uygun Formülasyonlar.
Kullanıldıkları Zararlılara Göre
  • İnsektisitler (Böcek öldürücüler)
  • Fungusitler (Mantar =Fungus öldürücüler)
  • Bakterisitler(Bakteri öldürücüler)
  • Akarisitler (Kırmızı örümcek öldürücüler)
  • Herbisitler (Yabancıot öldürücüler)
  • Afisitler (Yaprakbiti öldürücüler)
  • Mollussisitler (Salyangoz öldürücüler)
  • Rodentisitler (Kemirgen öldürücüler)
  • Nematositler (Nematot öldürücüler)
  • Repellentler (Kaçırıcılar)
Kimyasal Özelliklerine Göre

Pestisitlerin hemen hepsi organik bileşiklerdir ve moleküllerinde karbon içerirler. Karbon içermeyen çok az sayıda inorganik yapıda pestisit vardır. Bunlar kimyasal yapılarına göre


Tozlarda Maruziyet Sınır Değerleri


  • Organoklorlu bileşikler
  • Organofosforlu bileşikler
  • Karbamatlar
  • Sentetik piretroidlerdir.

Tarım Makinelerinden Kaynaklanan Tozlar

Tarım makineleri kullanılırken çalışanlar toza maruz kalmaktadır. Toprak işleme sırasında tohum ve gübre atımında, ürün hasat işlerinde ve taşıma işlerinde çalışırken toz maruziyeti oluşmaktadır

Hayvansal Üretimde Oluşan Tozlar

Hayvan yetiştirenlerin haftanın yedi günü çalışması gerekmektedir. Çalışanlar kuru ot, saman ve yem verme işlemlerinde toza maruz kalmaktadır. Yem maddelerinin usulüne uygun şekilde depolanmaması, biçilen ot ve diğer kaba yemlerin yağmur altında kalması, depo ve siloların havalandırılmaması, yem kitlesinin yığılı vaziyette aylarca bekletilmesi, aktarılmaması gibi nedenlerle yem maddeleri üzerinde çok miktarda küf mantarı üremektedir.

Hayvan barınaklarındaki tozlar; yemden, altlıktan, yapı malzemelerinden, hayvanların dışkı, tüy ve deri döküntüleri ile vücut salgılarından oluşur. Barınaklarda toz oluşumunda hayvanların cinsi ve yaşı, yemleme şekli, barındırma şekli, hayvan yoğunluğu, kullanılan altlığın çeşidi ve tazelik durumu, hayvanların ve bakıcıların aktiviteleri, ışıklandırma periyodu, sıcaklık, bağıl nem, havalandırmanın miktarı ve hızı etkili olmaktadır

Hayvanların derilerinden dökülen kepekler, maytların önemli bir kaynağıdır. Maytlar, çalışanlarda alerjik reaksiyonlara, göz ve burun kaşıntılarına, alerjik dermatite ve mesleksel astıma neden olmaktadır. Hayvansal üretim işletmelerinde çalışanların, genellikle yaşamları boyunca ve oldukça uzun süreler bu alerjenlere maruz kaldıkları düşünülecek olursa, astım riskinin yüksek olma nedeni kolayca anlaşılabilir.

Hayvan barınaklarında uygun şekilde temizlenip depolanmayan gübre, hem barınak içinde hem de dış ortamda büyük oranda çevre kirliliği yaratmaktadır. Bu amaçla barınaklarda ortaya çıkan gübrenin barınak havasına yaydığı koku ile hava içerisinde bulunan zararlı maddelerin çok iyi bilinmesi, bunların hayvanla ra ve insanlara zarar vermeyecek şekilde giderilmesi gereklidir.

Kümeslerin havası çok tozlu olabilir. İlk defa kümese giren bir kişi, ortamda bulunan dışkı ve amonyak kokusuyla karşılaşır. Sürekli olarak bu ortamlarda çalışanlar, bir süre sonra amonyak kokusuna karşı duyarsızlaşırlar. Bir kümesin içinde yer alan havada, hayvanları yatırmak için serilen samandan gelen amonyak, gazla çalıştırılan ısıtıcılardan ortaya salınan karbon monoksit, sıvı gübrelerden kaynaklanan sülfür bulunabilmektedir. Aynı zamanda ortamdaki havaya, kümeste yer alan otlar ve samanlardan tarımsal ve organik toz zerrecikleri yayılabilmektedir. Kuş dışkısı, kuş tüyleri, kümes hayvanlarının derilerinden gelen kepekler, böcekler, sinekler, maytlar, viral-bakteriyel mikro- organizmalar ve mantarlar kümeslerde bulunan otlara ve samanlara karışmaktadırlar

Hayvanlardaki dış parazitlere karşı kullanılan toz ilaçların kullanımında da ilaç tozlarına maruziyet mümkündür.

Bazen toplam ve solunabilir toz düzeyleri, 50 mg/m3 seviyelerine kadar ulaşabilmektedir. Samanların kurutulması, yemlerin silkelenmesi ve hayvanların yatakları için kullanılan materyalin cinsi toz seviyesini ve hastalıkların görülme sıklıklarını etkilemektedir


Tozların Maruziyet Sınır Değerler


Su Ürünleri Üretiminde Oluşan Tozlar

Ülkemizde gittikçe artan miktarda, gerek denizlerde gerekse tatlı sularda balıkçılık ve diğer su ürünleri üretimi yapılmaktadır. Çalışanlar balıkçılık malzemelerinin bakım onarımı, yem hazırlama, yem verme, ilaç hazırlama ve ilaç kullanımında toza maruz kalabilmektedir.

Doğal Olaylar (Toz Fırtınaları) Sonucu Oluşan Tozlar

Türkiye, önemli çöllere yakın olması ve bulunduğu enlem değerleri itibariyle bu çöllerden rüzgâr yolu ile toz fırtınalarına maruz kalmaktadır. Son yıllarda yıllık ortalama 20 milyon ton toz yaş veya kuru olarak ülkemize çökelmektedir. Bugüne kadar yapılan çalışmalar çöl tozlarının özellikle geçiş mevsimlerinde daha fazla etkili olduğunu ortaya koymuştur. İlkbahar ve sonbahar aylarında çöl tozlarının etkisini artırdığı dönemler olarak kabul edilmektedir. Suriye ve Irak sınırına yakın yerleşimlerimiz başta olmak üzere Güneydoğu Anadolu Bölgesi toz fırtınalarından en fazla etkilenen bölgemizdir.

Kaynak; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü Kaynakları

OSGB Web Tasarımları

İlgili Yayınlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Araç çubuğuna atla