ILO 45 Nolu Yeraltı İşleri Kadınlar Sözleşmesi, 1935’te ILO tarafından, 1937’de Türkiye tarafından kabul edilmiştir.
ILO 45 Nolu Yeraltı İşleri Kadınlar Sözleşmesi
ILO Kabul Tarihi: 4 Haziran 1935
Kanun Tarih ve Sayısı: 9 Haziran 1937 / 3229
Resmi Gazete Yayım Tarihi ve Sayısı: 23 Haziran 1937 / 3638
Milletlerarası İş Bürosu İdare Meclisi tarafından vaki davet üzerine, Cenevre’de 4 Haziran 1935 tarihinde 19 uncu inikad halinde toplanan Milletlerarası İş Teşkilatı Umumi Konferansı, inikat ruznamesinin ikinci maddesini teşkil eden her nevi maden ocaklarında yeraltında kadınların çalıştırılmasına ait bulunan mesele hakkında muhtelif tekliflerin kabulünü,
Bu tekliflerin Milletlerarası bir mukavele projesi şeklini almasını kararlaştırdıktan sonra,
Bin dokuz yüz otuz beş senesi Haziran ayının yirmi bir tarihinde (Yeraltı işleri Mukavelesi “Kadınlar” 1935) adını taşıyacak olan aşağıdaki mukavele projesini kabul eder:
ILO_42 Nolu İşçinin Tazmini Meslek Hastalıkları Sözleşmesi
MADDE 1
Bu mukavelenin tasdiki için “Maden Ocağı” tabiri, gerek amme, gerekse hususi vasfını haiz ve yeraltında mevcut maddelerin istiracını istihdaf eden her nevi teşebbüslere şamildir.
MADDE 2
Kadın cinsinden hiç bir şahıs, yaşı ne olursa olsun maden ocaklarında yeraltı işlerinde çalıştırılamaz.
MADDE 3
Milli kanunlarla yukarıda yazılı memnuniyeten şu kimseler istisna edilebilirler:
a.Sevki idare vazifesi ile mükellef olup, bedenen çalışmayan şahıslar,
b.Sıhhi ve sosyal hizmetlerde çalışan şahıslar,
c.Mesleki bilgilerini tamamlamak maksadiyle bir maden ocağında yeraltı işlerinde staj görmelerine müsade edilen tahsildeki şahıslar,
d.Bedenen çalışma mahiyetinde olmayan bir sanatın icrası için bir maden ocağının yeraltı kısımlarına tesadüfi olarak inmesine Iüzum görülen diğer bütün şahıslar.
MADDE 4
Bu mukavelenin resmi tasdiknameleri Akvam Cemiyeti Umumi Katibine tevdi olunacak ve mumaileyh tarafından tescil edilecektir.
MADDE 5
Bu mukavele, ancak, Umumi Katip tarafından tasdiknamesi tescil edilmiş olan Milletlerarası İş Azasını bağlayacaktır.
Mukavele, Umumi Katip tarafından iki azanın tasdiknamelerinin tescilinden itibaren 12 ay sonra mer’iyete girecektir.
ILO_26 Nolu Asgari Ücret Belirleme Yöntemi Sözleşmesi
Bundan sonra da mukavele, her aza için kendi tasdiknamesinin tescilinden itibaren 12 ay sonra mer’iyete girecektir.
MADDE 6
Milletlerarası İş Teşkilatı azasından ikisinin tasdiknamesi tescil edilir edilmez, Akvam Cemiyeti Umumi Katibi, Milletlerarası İş Teşkilatının bütün azasına keyfiyeti iş’ar edecektir.
Keza, teşkilat azası tarafından kendisine daha sonra tevdi olunacak tasdiknamelerin tescilini de bütün azaya tebliğ eyleyecektir.
MADDE 7
Bu mukaveleyi tasdik etmiş olan her aza mukavelenin mer’iyeti mebde tarihinden itibaren 10 sene zarfında, onu Akvam Cemiyeti Umumi Katibine göndereceği ve mumaileyhin tescil edeceği bir mektupla feshedilebilir. Feshin hükmü tescilden itibaren bir sene sonra cari olacaktır.
Bu mukaveleyi tasdik etmiş olan her aza birinci fıkrada adı geçen on senelik müddetin hitamını takip eden bir senelik müddet zarfında, bu maddede derpiş edilen feshe ait ihtiyarını kullanmadığı takdirde, yeniden 10 senelik bir devre için bağlı kalacak ve bundan sonra
mukaveleyi, bu maddede yazılı şartlar içinde her on senelik devrenin hitamında feshedebilecektir.
MADDE 8
Bu mukavelenin mer’iyete girmesinden itibaren her 10 senelik devrelerin hitamında Milletlerarası İş Bürosu İdare Meclisi, onun tatbikine ait bir raporu umumi Konferansa tevdi edecek ve onun tamamen veya kısmen tadili meselesini Konferans ruzmamesine koyup koymama hususunda bir karar alacaktır.
MADDE 9
Konferans, bu mukaveleyi tamamen ve ya kısmen tadil eden yeni bir mukavele kabul ettiği takdirde, yeni mukavelede hilafına bir hüküm olmadıkça,
ILO_15 Nolu Asgari Yaş Trimciler ve Ateşçiler Sözleşmesi
a.Tadili muhtevi yeni mukavelenin bir aza tarafından tasdiki, onun mer’iyete girmiş olması kayıt ve şartı altında, yukarıdaki 7 nci madde nazarı itibare alınmaksızın, hali hazırdaki mukavelenin tabi bir şekilde derhal feshini tazammun edecektir.
b.Tadili havi yeni mukavelenin mer’iyete girmesi tarihinden itibaren, halihazır mukavelesi artık azanın tasdikine açık bulundurulmayacaktır.
Bu mukavele, onu tasdik edip te tadili havi mukaveleyi tasdik etmeyecek aza için şimdiki şekil ve metni ile mer’i olmakta devam edecektir.
MADDE 10
Bu mukavelenin Fransızca ve İngilizce metinlerinin her ikiside muteberdir.
Hayatın Her Alanında İş Güvenliği
İş Sağlığı ve Güvenliği işyerlerinde çalışanların sağlıklı ve güvenli çalışmalarını sağlamak üzere alınması gereken tedbirler dizisidir.
İşin yürütülmesi ile ilgili olarak meydana gelen ve/veya gelmesi muhtemel tehlikelerden, sağlığa zarar verecek şartlardan korunmak ve daha iyi bir çalışma ortamı oluşturmak için alınması gereken önlemlerin tamamına da iş sağlığı ve güvenliği diyebiliriz.
Kazaların % 78’i emniyetsiz(KKD’siz) çalışmalardan, %20’si emniyetsiz durumlardan ve % 2’si de doğal olaylardan kaynaklanmaktadır.
İş kazalarının % 98’inin nedeni İNSAN’dır...
Kazaların % 50’si sabah vardiya değişimlerine yakın saatlerde meydana geliyor.
Bunun sebebi ise uykusuzluk, tedbirsizlik, işte acelecilik ve işi zamanında yetiştirememe endişesi oluşturuyor.
KAZALARIN EN ÖNEMLİ NEDENİ KAZADAN HEMEN ÖNCEKİ DURUM VE HAREKETTİR...
İnsanoğlunun en tehlikeli savunma mekanizması BANA BİR ŞEY OLMAZ düşüncesidir.
Bu düşünce kişiye çok güçlü olduğunu, ne yaparsa yapsın başına bir şey gelmeyeceğini, her şeyi başarıyla tamamlayabileceğini düşündürür.
Türkiye’de iş kazalarında her gün 4 çalışanımız maalesef yaşamını yitiriyor.
Türkiye'de her yıl 15000 kişi sakat kalıyor. Her yıl 140.000 kişi kaza geçiriyor...
Ölümlü iş kazalarında Türkiye, Avrupa’da birinci, Dünya’da ise üçüncü sırada yer alıyor.
Dünyada her gün yaklaşık 6.000 kişi iş kazası veya meslek hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirmektedir.
Yıllık toplamda 350.000 kişi iş kazası, 1.700.000 kişi ise meslek hastalıklarından yaşamını yitirmektedir.
Her yıl 250 milyonun üzerinde iş kazası meydana gelmekte ve 150 milyonun üzerinde kişi meslek hastalıklarına yakalanmaktadır
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre; ülkemizde iş kazalarının yıllık maliyetinin 50 milyar TL. olduğunun belirlenmiştir.
Özellikle ülkemizde iş kazası, meslek hastalığı, iş kazası sonucu ölüm, malullük, geçici iş göremezlik sürelerine ilişkin verilerin tümünde görülen artış nedeniyle İş Sağlığı ve Güvenliği'ne maksimum ihtiyaç duyulmaktadır.
Unutulmamalıdır ki; HİÇ BİR GEREKÇE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ÖNLEMLERİNİN ALINMASINI ERTELEMEZ.
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HAYATIMIZIN DÜZENİNİN BİR PARÇASI OLMALIDIR.
Kazasız günler dileğiyle...
Paylaş:
Neden İş Güvenliği
Yapılan analizlerde dünyada son yıllarda iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili gözlemlenen olumlu gelişmeler neticesinde iş kazalarında ve iş cinayetlerinde hissedilir azalmalar yaşanırken, maalesef ülkemizde iş kazaları/iş cinayetleri artmaktadır. Ekonomik boyutu ile incelendiğinde ise, çalışanın iş yaparken aklının sadece işte olması gerekirken, asgari ücretle geçinmeye çalışan arkadaşlardan ne kadar verim alınabilir ki?
Ülkemizde yaşanan ve giderek artan iş kazaları, iş cinayetleri ne yazık ki bu konudaki ilgisizliği, insana verilen önemin yok denilecek kadar az; çağdaş çalışma ve yaşam koşullarına ulaşmak için daha çok uzun yıllara ihtiyacımızın olduğunu aşağıdaki analizleri incelediğimizde ortaya koyduğu aşikardır.
Bir güvenlik açığının ölçülebilen en büyük maliyeti, sadece çalışan olmaz. Kaybedilmiş bir beden veya zihinsel rehabilitasyon yılları, çalışanı tamamen yeni bir yaşam tarzına zorlayabilir. Bu tür olaylara nasıl fiyat koyacağımızı tanımlamak gerçekten zor olsa gerek. Görevlerini yerine getirirken yaşamını yitiren ya da uzun soluklu yaralanmalar da kuşkusuz ekonomik olarak ölçülebildiğimizin ötesindedir. Yaşamını yitiren kişinin yanı sıra aile ve iş arkadaşları da diğer paydaşlardır.
Bu kazalar aynı zamanda şirketleri de etkilemektedir. İş kazası geçiren bir çalışan kayıp adam/saat anlamına gelmektedir. O nedenle bir şirket için bakıldığında giderler yalnızca verimlilik kaybı olarak ölçülmez, aynı zamanda kayıp iş gücü ve artan sigorta maliyetleri de etkilidir.
Şirketler için bir diğer önemli kayıp ise, iş kazalarının çokluğu nedeniyle oluşacak olan motivasyon bozukluğudur. Çalışanlar kendilerini güvende hissetmezlerse iş moralleri azalır ve çalışma istekleri düşecektir. Bu da işveren için olumsuz sonuçların doğmasına sebep olacaktır.
Bu nedenle çalışanlar mümkün olan en iyi işi yapmaya konsantre olabilmek için işlerini güvenli bir ortamda yapmak isterler. Sorumlu işverenler, güvenli bir işyerinin şirketin ana hattını geliştirdiğini kabul etmelidir. Hangi yönden bakarsanız bakın işi güvenli bir şekilde yürütmenin avantajları çoktur.
İş Sağlığı ve Güvenliğinin Amacı :
- Çalışanlara en yüksek seviyede sağlıklı ortam sağlamak,
- Çalışma şartlarının olumsuz etkilerinden onları korumak,
- İş ve işçi arasında mümkün olan en iyi uyumu temin etmek,
- İşyerlerindeki rizikoları tamamen ortadan kaldırmak veya zararları en aza indirgemek,
- Oluşabilecek maddi ve manevi zararları ortadan kaldırmak,
- Çalışma verimini arttırmak.
Korumak Tedavi Etmekten Daha Ucuzdur
Ülkemizde yüzbinin üzerinde meslek hastalığı yakalamamız gerekirken, Sosyal Güvenlik Kurumu istatistiklerine yansıyan rakamlar her yıl maalesef birkaç yüzü geçememektedir. Türkiye İstatistik Kurumu, ülkemizde yılda dokuzyüz binin üzerinde meslek hastalığı ve işle ilgili hastalık ve yaralanma olduğunu ifade etmektedir. SGK rakamlarının düşüklüğü biraz da istatistik yöntemi hatasından kaynaklanmaktadır ama yine de meslek hastalıklarımızı tanıma konusunda başarılı olduğumuz söylenemez. Yani, hem çalışanlarımızı meslek hastalıklarından koruyamıyor, hem de meslek hastalıklarını saptayamıyoruz.
Toplumun hemen her kesimini derinden etkileyen bu önemli sorunun sosyal ve yasal boyutlarıyla birlikte ele alınıp, çözümlenmesi gerekir. Meslek hastalıklarını tanımak ve önlemek sosyal devletin ve tüm ilgililerin vicdani bir sorumluluğudur. Çalışanın sağlıklı olma hakkına saygının gereğidir. Tanınmayan meslek hastalığı, haksız kazanç nedenidir, genel sağlık sigortasına ve topluma yüktür. Bildirimi zorunlu olan meslek hastalıkları, yasal tanı almadıkça, meslek hastalığı sayılmazlar.
Meslek hastalıklarını tanımanın ilk şartı, hastanın mesleğiyle ilgili sorgulamadır. Bu da “Ne iş yapıyorsunuz ?” sorusuyla başlar. İş sağlığı disiplininin babası sayılan İtalyan hekim Bernardino Ramazzini (1633-1714)’nin şu veciz sözleri, bugün maalesef hala geçerliliğini korumaktadır; “Hayret ve tereddüt ediyorum. Acaba, ilaç ve sinameki kokan muayenehane ve eczanelerde oturan bu azametli ve şık görüntülü doktorların burnuna işyerlerindeki pis kokulu şeyleri mi soksam, yoksa onları bu çukurları görmeye mi davet etsem?”
İş Güvenliği Hayatımızın Bir Parçası Olsun
Aslında sadece işyerimizde değil, hayatın her alanında güvenlik anlayışımızın geliştirilmesine dair kültürümüzden çok güzel örnekler bulmak mümkündür. Tehlikeli hızla çalışmanın, acele etmenin, kestirmeden gitmenin iyi bir şey olmadığını atasözümüz ne güzel ifade eder; “Acele giden, ecele gider”. Yapılacak olan işi yeteri kadar öğrenmeden, bilmeden işe başlamak, üstelik sormaktan çekinmek, utanmak bir başka hatalı davranış örneğidir. Kültürümüzde bunun da veciz bir karşılığı var; “Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp”. İşyeri temizliğine özen göstermemek de önemli davranış kusurlarından biridir. Oysa temizlik, kalite ve verimliliğin olduğu kadar, iş güvenliğinin de göstergesidir.
Aklın, bilimin ve yasanın emrettiği güvenlik önlemlerini ihmal etmek, iş kazalarında sık karşılaşılan bir başka güvensiz davranıştır. Oysa, “Eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra Allah’a emanet et” atasözümüzü bilmeyenimiz yoktur. İş ortamında “Bana bir şey olmaz..” demeden önce, çok iyi düşünmek gerekir. Her mesaiFazla mesai; 4857 sayılı İş Kanununa göre, haftalık 45 saati aşan çalışmaları ifade etmektedir. Denkleştirme esasının uygulandığı haller... başlangıcında, o gün yapacağımız işleri kısaca kafamızda planlayıp, bu planı uygulamanın bile iş güvenliği açısından koruyucu bir değeri vardır