Ankara iş cinayetleri ve iş kazaları sonucu yitirilen insan yaşamlarının değerini ölçmek ve hiç bir maddi değerle karşılaştırmak olanaklı değildir.
Ankara ve çevre ilçelerinde yaşanan ve aşağıda verilen iş kazaları ve giderek artan iş cinayetleri, ne yazık ki bu konudaki ilgisizliği gösteriyor. Bununla birlikte insana verilen önemin yok denilecek kadar az olduğunun göstergesidir. Ayrıca yaşanan iş kazaları, çağdaş çalışma ve yaşam koşullarına ulaşmak için daha çok uzun yıllara ihtiyacımızın olduğunu ortaya koymaktadır.
İş sağlığı ve güvenliği bütün çalışanları ilgilendiren, çalışma yaşamının en temel unsurlarından biridir. İş güvenliğine ilişkin göstergeler, temel insan hakları, çalışma yaşamı ve ülkelerin gelişmişliklerine ilişkin önemli bir verileri içerisinde saklıyor.
Burası Önemli; “Önlenebilir kazalar bizim ihmalimiz nedeniyle önlenmezse, cinayetten farkı yoktur”.
Ölümlü iş kazalarında Türkiye, Avrupa’da hala ilk sırada yer alıyor. Ayrıca iş kazası sonucu geçici iş göremezlik nedeniyle iş gücü kayıplarının maliyeti rakamlarla ifade edilemez boyutlara ulaştı. Böyle olunca biz hala 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Kanunu’nu 2012 yılından bu yana tam anlamıyla devreye alamadık.
Ankara ve çevresinde işverenlerin ve çalışanların, artık iş güvenliği meselesini, uyulması gereken bir mecburiyetten ziyade, çalışanların sağlığını ve güvenliğini destekleyen, verimi ve kaliteyi artıran bir araç olarak görmesi zorunluluk oldu.
Unutmayalım ki; İnsanımızı bir makine olarak görmekten ziyade, insana yakışır bir çalışma ortamı sağlayarak ekonomik ve refah seviyesi yüksek bir çalışan olarak görmeliyiz ki, iş kazaları ve meslek hastalıkları can almaya, sakat bırakmaya devam etmesin.
Sonuç olarak; Ankara’da iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin her ne sebeple olursa olsun ertelenmesi ya da engellenmesi; iş kazalarına, meslek hastalıklarına ve iş cinayetlerine ORTAK OLMAKTIR!..
Ankara ve bölgelerinde yaşanan iş cinayetleri sonucu yaşamını yitirenleri rahmetle anıyoruz.