Sakarya’nın Hendek ilçesinde, 7 kişinin hayatını kaybettiği, 127 kişinin de yaralandığı havai fişek fabrikası patlamasında ihmal olduğu gerekçesiyle 2’şer yıl 8’er aydan 22’şer yıl 6’şar aya kadar hapis istemiyle yargılanan, 4’ü tutuklu 7 sanık hakkındaki davanın 3’üncü duruşması görülmeye başlandı. Fabrikanın 23 yıllık çalışanı Kıymet Narat, patlamadan önce yetkilileri uyardıklarını belirterek, “Fabrikada denetimler yapılıyordu fakat bu denetimler bize 3 gün öncesinden haber verilerek yetkililerin geleceği söyleniyordu” dedi. Davada tutuksuz yargılanan fabrikanın sahibi A.R.E.C., fenalaşarak hastaneye kaldırıldı.
Hendek ilçesindeki havai fişek fabrikasında, geçen yıl 3 Temmuz’da meydana gelen patlamada, 7 işçi hayatını kaybetti, 127 kişi de yaralandı. Olayın ardından Hendek Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açtığı soruşturma kapsamında, patlamada ihmali olduğu öne sürülen tutuklu fabrika sahibi Y.C., fabrika sorumlu müdürü A.A., fabrika müdürü ve genel ustabaşı H.A.V., genel ustabaşı E.Ö. ve tutuksuz iş güvenliği uzmanı A.B., A.R.E.C. ile sorumlu personel A.Ç. hakkında ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 2’şer yıl 8’er aydan 22’şer yıl 6’şar aya kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Müştekiler dinlenecek
Davanın 3’üncü duruşması, bu sabah Ferizli ilçesindeki Sakarya Ağır Ceza Mahkemeleri duruşma salonunda görülmeye başlandı. Sakarya 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 108 müştekinin dinleneceği davada, önceki duruşmada süre nedeniyle dinlenemeyen müştekilerin ifadeleri alınacak.
Basın açıklaması yaptılar
Duruşmanın başlamasından kısa süre önce salonun yakınında toplanan müştekiler, fabrikada ölen işçilerin yakınları ve patlamada yaralanan bazı işçiler ile avukatlar, basın açıklaması düzenleyerek, sorumluların en ağır cezayı almasını talep etti. Açıklamanın ardından duruşma salonuna girecekler, güvenlik önlemleriyle içeri alındı. Davaya müdahil olmayan ya da görevi bulunmayanların içeri girmesine müsaade edilmedi.
“İşçi canı çok ucuz, dosyada bunu gördük”
Patlamada dayısı Seyfi Çanakçı’yı kaybeden ve davaya müdahil olan avukat Gülşen Uzuner, olayda birçok kişinin sorumlu olduğunu savunarak, “Bu celsede eksik kalan müştekilerin ifadeleri ve mahkemenin çağırdığı tanıklar dinlenecek. Bilirkişi raporu henüz dosyaya gelmedi. O yüzden duruşma büyük ihtimalle ertelenecek. Biz bu dosyaya ilişkin ilk iki celsede hep şunu söylemiştik. İşçi canı çok ucuz, bu dosya bunun çok net görüldüğü bir dosya. Hiçbir önlem alınmamış ve bu çalışma biçimi devam ettirilmiş. O nedenle kasıt düzeyinde bir durum var bu dosyada. Dinlenen müştekilerden ve dosyadaki belgelerden bunu çok net görüyoruz. Buna ilişkin bilirkişi raporunu bekliyoruz” dedi.
“Adaletin gecikirse acılarımız katmerlenir”
Olayın üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen acılarının hala ilk günkü gibi taze olduğunu dile getiren Uzuner, “Ben de dayımı kaybettim patlamada. Hem avukat olarak hem de aile olarak katılıyorum dosyaya. Adaletin gecikmesi bizim açımızdan acılarımızı katmerlenmesi anlamına geliyor. Dolayısıyla yargılama süreçlerinin bir şekilde bu acıları yeniden pekiştirmemesi gerekiyor. Sabah bunu diğer ailelerle konuştuk. Herkes buraya o anları yeniden yaşayarak geliyor. O nedenle çok acı. Bizi diri tutan tek şey gerçekten başka canlar kaybetmek istememek. Biz hayatını emeğiyle kazanan insanlarız. Dolayısıyla biz başkasını da kaybetmemek için bu mücadelemizi veriyoruz” diye konuştu.
Müşteki ve tanıklar, ihmali olan kişilerin cezalandırılmasını istedi
Sakarya’nın Hendek ilçesinde, 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin de yaralandığı havai fişek fabrikası patlamasında ihmal olduğu gerekçesiyle 4’ü tutuklu 7 sanığın yargılandığı davaya müşteki ve tanıkların dinlenmesine devam edildi. Yaşanan patlamada fabrika yetkililerinin ihmali olduğunu öne süren müşteki ve tanıklar, ihmali olan kişilerin cezalandırılmasını talep etti.
“Çok baskı vardı, denetimlerden önce haber geliyordu”
Fabrikanın 23 yıllık çalışanı Kıymet Narat, yaşanan olaydan önce devamlı fabrika yetkililerini uyardıklarını ama sonuç alamadıklarını belirterek, “Fabrikada çalıştığımız ilk günden beri üzerimizde baskı vardı. Fakat bu baskı patlamadan 1 ay öncesinde daha da arttı. Bize üretim konusunda çok baskı yapıyorlardı. Fabrikada denetimler yapılıyordu fakat bu denetimler bize 3 gün öncesinden haber verilerek yetkililerin geleceği söyleniyordu. 20 işçi toplamda maksimum 80 koli çıkarabilirken bizden 100 koli çıkarmamız isteniyordu. Sorumlulardan şikayetçiyim” dedi.
“Gelen kokunun muskalardan değil, lavabodan geldiğini söyledi”
Fabrikanın üretim bölümünde işçi olarak çalışan ve patlamanın yaşandığı gün izinli olan Ayfer Cerrah, patlamadan önce yetkilileri defalarca uyardıklarını söyleyerek, “1 günde ortalama 20 ile 30 koli arasında üretim yapıyordum. Bu çok fazlaydı. Koku almaya başladım ve bunu E.Ö.’ye ilettim. O bir şey söylemedi, tepki göstermedi. Aradan biraz vakit geçince o da kokuyu aldı ve bana sordu. Ben de muskaların (havai fişek) koktuğunu söyledim. O da bana muskaların değil, lavaboların koktuğunu söyledi. ‘Sorun yok’ dedi. Bir gün paketleme yaparken muska elimi yaktı. Muska bölümünde çalışanlar da onu bölümün yan tarafına yere serdiler” diye konuştu.
Fabrika sahibi duruşmada fenalaştı
Duruşma sırasında müştekilerin ifadeleri alınırken, tutuksuz sanık fabrika sahibi A.R.E.C., mahkeme heyetine kendisini iyi hissetmediğini söyledi. Bunun üzerine duruşmanın yapıldığı cezaevi yerleşkesinde bulunan salona sağlık ekibi istendi. Salona gelen sağlık ekibi eşliğinde yürüyerek, ambulansa götürülen A.R.E.C., hastaneye kaldırıldı. (DHA)
Ne olmuştu?
Sakarya’nın Hendek ilçesinde 3 Temmuz günü havai fişek fabrikasındaki patlamada 7 kişi ölmüş, 126 kişi yaralanmıştı. Kalan patlayıcıları taşıyan jandarma kamyonunda da patlama meydana gelmiş 3 asker şehit olmuştu.
Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma sonrası firma sahibi Yaşar Coşkun, fabrika müdürü H.A.V., ustabaşları E.Ö. ve A.A. ile fabrikanın sözleşmeli iş sağlığı ve güvenliği uzmanı Aslı Bozkurt mahkemece tutuklanmıştı.
Bozkurt ifadesinde, “Yaptırım gücüm yoktu. Aksaklık ve eksikliklerin giderilmemesi ve çalışmış olduğum iş yerlerinde en fazla tehlike arz eden işletmenin Coşkunlar olması nedeniyle 22 Mayıs 2020’de istifa mektubu verdim. Çünkü işçilerden sürekli şikâyet gelmekteydi. İşçiler ‘Aslı Hanım burası patlayacak. Başımıza bir şey gelecek. Bir şey yapın’ diyorlardı. Benim ise sözüm geçmiyordu” demişti.