ISO 28000 Tedarik Zinciri Güvenliği Yönetim Sistemi, günümüzde artan rekabet koşullarında kuruluşlar sürekli olarak pazar paylarını artırmaya çalışırken, bir yandan da maliyetlerini düşürmeyi hedeflemektedirler. Tedarik zinciri, hammadde temini ile başlayıp, ürün ve hizmetin farklı ulaştırma yöntemleriyle son kullanıcıya ulaştırılmasına kadar uzanan, birbirleri ile ilişki içinde olan kaynaklar ve süreçler dizisi olarak tanımlanabilir.
ISO 28000 Tedarik Zinciri Güvenliği Yönetim Sistemi
İçindekiler
İşletmeler son yıllarda tedarik zincirine uygun yapının verilmesi sonucunda müşteri hizmet seviyelerinin iyileştirebileceğini, sistemdeki fazla envanterin azaltılabileceğini ve işletme ağındaki gereksiz maliyetlerin kısılabileceğini görmüş ve tedarik zincirine önem vermişlerdir. Bu tür kuruluşlar için, tedarik zincirine ilişkin risklerin doğru belirlenmesi ve etkin yönetimi, iş sürekliliği açısından büyük öneme sahiptir.
ISO 28000, uluslararası bir standart olup, Tedarik Zinciri Güvenliği Yönetim Sistemi gereklerini tanımlar ve bu sistemi uygulamak isteyen kuruluşlara bir yönetim modeli sağlar. Kuruluşun, tedarik zinciri güvenliği ile ilgili faaliyetlerini diğer yönetim sistemleri ile entegre ederek, risklerin etkin yönetilmesini hedefler. Ayrıca, Avrupa Birliği içinde ithalat ve ihracat yapan şirketler için hayati öneme sahip AEO (EU Authorised Economic Operator) sertifikasını alabilmek için gereken şartların karşılanmasında büyük destek olur.
ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi
ISO 28000 Tedarik Zinciri Güvenliği Yönetim Sistemi Standardı, yönetim sistemleri standartları model alınarak hazırlanmıştır. Böylece risk değerlendirme temelli yönetim sistemlerini uygulayan birçok kuruluş, bu yeni standardı uygulamaya alırken benzer yaklaşım ile çalışabilecek ve tedarik zinciri ile ilgili riskleri değerlendirebilecektir.
ISO 28000 Tedarik Zinciri Güvenliği Yönetim Sistemi’nin Faydaları Nelerdir?
- Endüstrinin tüm sektörlerinde güvenlik risklerinin doğru bir şekilde belirlenmesini ve gerekli önlemlerin alınmasını ve olası hasarın minimumda gerçekleşmesini sağlar.
- Gümrük otoritelerine güvenlik risklerini tanımlama ve kontrol etme yeteneğini ispatlayarak kolaylık sağlar.
- AEO başvurularında birçok gereklilik standart ile aynı çizgide olduğundan, yasal otoritelerin kuruluşa olan güvenini artırır.
- Ürün/hizmet sağlanan kuruluşların güvenini arttırır.
- Sigorta kuruluşlarının güvenini arttırır, sigorta maliyetlerini azaltır.
- Sistemin belgelendirilmesi kuruluşun bütünsel imajına katkıda bulunur.
- Müşteri ihtiyaçlarının karşılanabilmesi yolu ile müşterilerin tatmin düzeylerinde artışlar sağlar.
ISO 28000 Standardı’nı Kimler Kullanabilir/Uygulayabilir?
ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi
ISO 28000 Tedarik Zinciri Güvenliği Yönetim Sistemi Standardı, her sektörde ve her boyuttaki tüm özel ve kamu kuruluşlarına uygulanabilir bir standarttır.
Korumak Tedavi Etmekten Daha Ucuzdur
Ülkemizde yüzbinin üzerinde meslek hastalığı yakalamamız gerekirken, Sosyal Güvenlik Kurumu istatistiklerine yansıyan rakamlar her yıl maalesef birkaç yüzü geçememektedir. Türkiye İstatistik Kurumu, ülkemizde yılda dokuzyüz binin üzerinde meslek hastalığı ve işle ilgili hastalık ve yaralanma olduğunu ifade etmektedir. SGK rakamlarının düşüklüğü biraz da istatistik yöntemi hatasından kaynaklanmaktadır ama yine de meslek hastalıklarımızı tanıma konusunda başarılı olduğumuz söylenemez. Yani, hem çalışanlarımızı meslek hastalıklarından koruyamıyor, hem de meslek hastalıklarını saptayamıyoruz.
Toplumun hemen her kesimini derinden etkileyen bu önemli sorunun sosyal ve yasal boyutlarıyla birlikte ele alınıp, çözümlenmesi gerekir. Meslek hastalıklarını tanımak ve önlemek sosyal devletin ve tüm ilgililerin vicdani bir sorumluluğudur. Çalışanın sağlıklı olma hakkına saygının gereğidir. Tanınmayan meslek hastalığı, haksız kazanç nedenidir, genel sağlık sigortasına ve topluma yüktür. Bildirimi zorunlu olan meslek hastalıkları, yasal tanı almadıkça, meslek hastalığı sayılmazlar.
Meslek hastalıklarını tanımanın ilk şartı, hastanın mesleğiyle ilgili sorgulamadır. Bu da “Ne iş yapıyorsunuz ?” sorusuyla başlar. İş sağlığı disiplininin babası sayılan İtalyan hekim Bernardino Ramazzini (1633-1714)’nin şu veciz sözleri, bugün maalesef hala geçerliliğini korumaktadır; “Hayret ve tereddüt ediyorum. Acaba, ilaç ve sinameki kokan muayenehane ve eczanelerde oturan bu azametli ve şık görüntülü doktorların burnuna işyerlerindeki pis kokulu şeyleri mi soksam, yoksa onları bu çukurları görmeye mi davet etsem?”
İş Güvenliği Hayatımızın Bir Parçası Olsun
Aslında sadece işyerimizde değil, hayatın her alanında güvenlik anlayışımızın geliştirilmesine dair kültürümüzden çok güzel örnekler bulmak mümkündür. Tehlikeli hızla çalışmanın, acele etmenin, kestirmeden gitmenin iyi bir şey olmadığını atasözümüz ne güzel ifade eder; “Acele giden, ecele gider”. Yapılacak olan işi yeteri kadar öğrenmeden, bilmeden işe başlamak, üstelik sormaktan çekinmek, utanmak bir başka hatalı davranış örneğidir. Kültürümüzde bunun da veciz bir karşılığı var; “Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp”. İşyeri temizliğine özen göstermemek de önemli davranış kusurlarından biridir. Oysa temizlik, kalite ve verimliliğin olduğu kadar, iş güvenliğinin de göstergesidir.
Aklın, bilimin ve yasanın emrettiği güvenlik önlemlerini ihmal etmek, iş kazalarında sık karşılaşılan bir başka güvensiz davranıştır. Oysa, “Eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra Allah’a emanet et” atasözümüzü bilmeyenimiz yoktur. İş ortamında “Bana bir şey olmaz..” demeden önce, çok iyi düşünmek gerekir. Her mesaiFazla mesai; 4857 sayılı İş Kanununa göre, haftalık 45 saati aşan çalışmaları ifade etmektedir. Denkleştirme esasının uygulandığı haller... başlangıcında, o gün yapacağımız işleri kısaca kafamızda planlayıp, bu planı uygulamanın bile iş güvenliği açısından koruyucu bir değeri vardır