Ağır Araçlarda İstifleme Hız Kazaları videoları ve iş güvenliği tedbirlerini içeren yazı dizisi…
Malzemenin Kaldırılması, Taşınması, İstiflenmesi ve Depolanmasına yönelik alınacak iş güvenliği tedbirleri
İçindekiler
Lojistik süreç içerisinde depo alanları yüksek derecede riske ve tehlike potansiyeli olan yerler olarak tanımlanmaktadır.
Lojistik Hizmetlerinde Güvenli Çalışma Rehberi
Depo sahasında risklerin yüksek olması; kullanılan kaldırma ve taşıma ekipmanları (forklift, ağır taşıyıcı vb.) ve ürünlerin bir araya gelerek oluşturdukları palet ve raf sistemlerinin ağırlık ve hacminden kaynaklanmaktadır.
Bu nedenle depolar, risklerin sürekli ve sistemli bir şekilde kontrol altında tutulması gereken yerlerdir. Dolayısıyla muhtemel depo risklerinin gerçekleşmeden çok önceden tanımlanması ve her biri için emniyet tedbirlerinin alınması gerekmektedir.
Ağır taşıyıcılar, forkliftler ve iş makinaları operasyonları süresince ciddi yaralanmalara ve kazalara neden olabilmektedir. Aşağıdaki videodan da izleyeceğiniz gibi, istifleme konusunda gerekli tedbirlerin alınmaması halinde meydana gelebilecek olumsuzlukları görebiliriz.
İş güvenliği ile ilgili yasal düzenlemelerden bir diğeri de İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği’dir. Düzenleme personellerin çalışırken kullanacakları ekipmanları emniyetli ve güvenli bir şekilde nasıl kullanmaları gerektiğini göstermektedir.
Kazaya_Ramak Kala Olayı
İş Sağlığı ve Güvenliği’nin ne kadar önemli olduğunu gösteren biraz gülümseten, biraz da düşündüren videolar.
Ağır Araçlarda İstifleme Hız Kazaları
Korumak Tedavi Etmekten Daha Ucuzdur
Ülkemizde yüzbinin üzerinde meslek hastalığı yakalamamız gerekirken, Sosyal Güvenlik Kurumu istatistiklerine yansıyan rakamlar her yıl maalesef birkaç yüzü geçememektedir. Türkiye İstatistik Kurumu, ülkemizde yılda dokuzyüz binin üzerinde meslek hastalığı ve işle ilgili hastalık ve yaralanma olduğunu ifade etmektedir. SGK rakamlarının düşüklüğü biraz da istatistik yöntemi hatasından kaynaklanmaktadır ama yine de meslek hastalıklarımızı tanıma konusunda başarılı olduğumuz söylenemez. Yani, hem çalışanlarımızı meslek hastalıklarından koruyamıyor, hem de meslek hastalıklarını saptayamıyoruz.
Toplumun hemen her kesimini derinden etkileyen bu önemli sorunun sosyal ve yasal boyutlarıyla birlikte ele alınıp, çözümlenmesi gerekir. Meslek hastalıklarını tanımak ve önlemek sosyal devletin ve tüm ilgililerin vicdani bir sorumluluğudur. Çalışanın sağlıklı olma hakkına saygının gereğidir. Tanınmayan meslek hastalığı, haksız kazanç nedenidir, genel sağlık sigortasına ve topluma yüktür. Bildirimi zorunlu olan meslek hastalıkları, yasal tanı almadıkça, meslek hastalığı sayılmazlar.
Meslek hastalıklarını tanımanın ilk şartı, hastanın mesleğiyle ilgili sorgulamadır. Bu da “Ne iş yapıyorsunuz ?” sorusuyla başlar. İş sağlığı disiplininin babası sayılan İtalyan hekim Bernardino Ramazzini (1633-1714)’nin şu veciz sözleri, bugün maalesef hala geçerliliğini korumaktadır; “Hayret ve tereddüt ediyorum. Acaba, ilaç ve sinameki kokan muayenehane ve eczanelerde oturan bu azametli ve şık görüntülü doktorların burnuna işyerlerindeki pis kokulu şeyleri mi soksam, yoksa onları bu çukurları görmeye mi davet etsem?”
İş Güvenliği Hayatımızın Bir Parçası Olsun
Aslında sadece işyerimizde değil, hayatın her alanında güvenlik anlayışımızın geliştirilmesine dair kültürümüzden çok güzel örnekler bulmak mümkündür. Tehlikeli hızla çalışmanın, acele etmenin, kestirmeden gitmenin iyi bir şey olmadığını atasözümüz ne güzel ifade eder; “Acele giden, ecele gider”. Yapılacak olan işi yeteri kadar öğrenmeden, bilmeden işe başlamak, üstelik sormaktan çekinmek, utanmak bir başka hatalı davranış örneğidir. Kültürümüzde bunun da veciz bir karşılığı var; “Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp”. İşyeri temizliğine özen göstermemek de önemli davranış kusurlarından biridir. Oysa temizlik, kalite ve verimliliğin olduğu kadar, iş güvenliğinin de göstergesidir.
Aklın, bilimin ve yasanın emrettiği güvenlik önlemlerini ihmal etmek, iş kazalarında sık karşılaşılan bir başka güvensiz davranıştır. Oysa, “Eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra Allah’a emanet et” atasözümüzü bilmeyenimiz yoktur. İş ortamında “Bana bir şey olmaz..” demeden önce, çok iyi düşünmek gerekir. Her mesaiFazla mesai; 4857 sayılı İş Kanununa göre, haftalık 45 saati aşan çalışmaları ifade etmektedir. Denkleştirme esasının uygulandığı haller... başlangıcında, o gün yapacağımız işleri kısaca kafamızda planlayıp, bu planı uygulamanın bile iş güvenliği açısından koruyucu bir değeri vardır
Yazının ve videonun tüm hakları www.nedenisguvenligi.com‘a aittir. Telif hakları kanunu gereğince kopyalanamaz ve/veya farklı bir yerde kullanılamaz. Ancak alıntı yapıldığında link ve adres verilmek zorundadır.