Neden İş Güvenliği Logo
İş Sağlığı ve Güvenliği

Tozların Tehlike Kaynakları

Tozların Tehlike Kaynakları

Tozların Tehlike Kaynakları, inşaat endüstrisi, madencilik, doğal taş, çakıl, kum, kireç, seramik ve cam endüstrilerini ve dökümhaneleri içerir.

Toz, çeşitli büyüklükteki katı taneler için kullanılan genel bir sözcüktür. Tozlar çeşitli organik ve anorganik maddelerde aşınma, parçalanma, öğütme, yanma sonucu oluşan ve büyüklükleri bir kaç A° ile 300µ arasında değişen kimyasal özellikleri kendisini oluşturan kimyasal maddenin yapısına benzeyen maddelerdir

Tozların Tehlike Kaynakları

Maden işletmeleri, taş ocakları ve bunları işleyen çimento ve kireç sanayi, porselen ve seramik sanayi, cam sanayi, mermer sanayi, demir ve çelik döküm sanayi, gemi inşa ve gemi söküm sanayi, demir ve çelik sanayi, metalden eşya imal eden metal sanayi, talaşlı imalat sanayi, tekstil sanayi, konfeksiyon sanayi, örme (triko) sanayi, iplik sanayi, çır çır sanayi, orman ürünleri sanayi, kereste sanayi, yonga levha sanayi, sunta sanayi, selüloz ve kağıt sanayi, mobilya sanayi, sigara sanayi, un sanayi, yem sanayi, ekmek ve pasta sanayi, deri işleme sanayi, deri konfeksiyon ve ayakkabı sanayi, ilaç sanayi, kimya sanayi vb. sanayi kolları en başta gelenlerdendir

Tozların Tehlike Kaynakları

Toza Maruz Kalma

İşyerlerinde yüksek miktarlarda toza maruz kalmaktan kaynaklanabilecek obstrüktif solunum yolu bozukluklarının, pulmoner amfizem ya da bunlarla ilgili sekellerin önlenmesi ya da erken tanısının konmasını ya da hava yolu hasarı bulunan hastalarda başka bozuklukları önlemeyi amaçlayan yine mutajenik, karsinojenik, fibrojenik, allerjenik, kimyasal olarak tahriş edici ya da diğer toksik etkileri bulunan maddelerden üreme hücrelerinin etkilenmesini önlemeye yönelik çalışmalar yapılması gerekir.

Genel toz eşik sınır değeri ile ilgili tanımlamada da belirtildiği şekilde tozlu ya da kirli ürünler tutulduğunda ya da bu ürünlerin işlenmesi sırasında örneğin fiziksel işleme sırasında vücut sıvısında az çözünen toz salınımı olan tüm işyerlerinde bu eşik değer uygulanmaktadır. Bu tür işyerleri ise sanayinin tüm dallarında ve sektörlerinde mevcuttur.

Maruz kalan insanların sayısı ile ilgili kesin bir veri olmamasına rağmen, çok sayıda işyerinin bu durumdan etkilenmiş olduğu tahmin edilmektedir. Çeşitli iş alanlarındaki maruziyet tayinlerinin sonuçları bu bağlamda değerlendirilmelidir, bu sonuçlar, bir taraftan sadece etkilenen işyerleri ile ilgili sınırlı bir araştırma verisi sağlamakla beraber diğer taraftan da bu tür tozlara maruziyetin söz konusu olduğu tipik ve kritik bölgeleri de büyük oranlarda ortaya çıkarmaktadır.

İşyerindeki toz maruziyetinin başlıca tozlu veya toz halindeki materyallerin işlenmesinden kaynaklandığı alan/sektör örnekleri inşaat endüstrisi, madencilik, doğal taş, çakıl, kum, kireç, seramik ve cam endüstrilerini ve dökümhaneleri içerir. Materyallerin işlenmesi sırasında tozun sıklıkla veya çoğunlukla oluştuğu alan/sektörler ağaç ve plastik endüstrileri, inşaat, tekstil endüstrisi, kağıt endüstrisi veya taşlama, mekanik işleme, yıkım işlerini içerir. Sanayinin bazı kollarında da maruziyete paralel olarak iki toz emisyonu mekanizmasının da bulunduğu işler / işyerleri mevcuttur.

Tozla Mücadele

Tozlar Vücuda Nasıl Girer?

Tozlar yalnızca solunum yolları ile vücuda girmektedir. İnhale toz parçacıkları aerodinamik çaplarına göre farklı şekillerde solunum yollarından penetre olmaktadır. Bronşlarda bulunan parçacıklar yutkunma ya da öksürük ile ekarte edildikleri ağız mukozasına hızlı bir şekilde (saatler içinde) geri dönerken çözünür nitelikte olmayan parçacıklar alveollere penetre olduklarında aynı lokasyonda aylarca ya da yıllarca stabilize olabilir (biyolojik yarı ömürleri 400 gündür). Alveollerde tutulan parçacıkların eliminasyonunda temel rolü parçacıkların yutulmasını sağlayan ve bronşiyal yollardan, lenf ya da kan damarları ile parçacık transportu yapan makrofajlar tarafından ortaya konmaktadır. Parçacığı alan makrofajlar enflamatuvar hücrelerini çeken bir mediyatör salınımı yapmaktadır. Bu tür mediyatörler yabancı maddelere maruz kalan bronşiyal epitel hücreleri tarafından da salınmaktadır.

Maruz kalma durumu yıllara ya da daha uzun dekadlara yaygınsa, bronkoalveolar eliminasyon kapasitesi başa çıkmada yetersiz kalmakla beraber kronik enflamasyon periferik ve santral solunum yolu sistemlerinde gelişebilmektedir. Bu durum histolojik olarak lökositler tarafından mukoz membran invazyonu, mukoz üreten gland proliferasyonu ve bronşiyal duvarların fibrozu ile karakterizedir. İlişkili klinik belirtiler öksürük ve ekspektorasyon olmakla beraber ilerleyen evrelerde ise solunum sıkıntısı olarak görülmektedir.

Solunum sıkıntısı türü, obstrüktif ventilasyon bozuklukları, dağılım bozuklukları ve/veya difüzyon bozuklukları için diyagnostik akciğer fonksiyonu parametreleri ile objektif olarak tayin edilebilmektedir. Partikül alımı ve eliminasyon arasında dengenin bozulması hayvan deneklerinde yapılan çalışmalarda elde edilen sonuçlara göre daha uzun sürede aşırı yüklenme fenomenine neden olabilmektedir. Bu mekanizma çeşitli küçük memeli hayvanlarda (sıçan, hamster vb) görülmüş olup insanlarda da muhtemelen benzer şekilde görülmektedir.

Sisteme aşırı yükleme olduğunda (makrofajların %60’ının parçacıklarla dolması durumu) aşırı yüklenme fenomeni makrofajlarda ve total duraklamada yüklenen belirli düzeydeki parçacıktan alveollerde bulunan toz eliminasyonunda redüksiyon olması anlamına gelmektedir. Daha sonraki evrede ise ilişkili enflamatuar süreç daha yoğun hale gelmektedir ve amfizem gelişmektedir. Sıçanlarda tümör oluşturan süreçler de bu şekilde gelişmektedir. Ancak bu durumun insanlar için de geçerli olduğuna dair yeterli kanıt henüz bulunmamaktadır.

Toza Bağlı Hastalıklar ve Belirtileri

Derin solunum yolları enflamasyonuna bronşit adı verilmektedir. Uluslararası Hastalık Sınıflandırması (ICD–10 ) terminolojisinde “basit ve mukopürülan kronik bronşit” (J41) “diğer kronik obstrüktif pulmoner hastalıktan” (J44) ayrılmaktadır. Bu hastalık kronik obstrüktif bronşiti de kapsamaktadır. ICD–10 listesinde pulmoner amfizem J43 olarak kodlanmıştır. Toza karşı reaksiyon olarak kronik bronşitin gelişmesi bazen yıllar bazen onyıllarca sürer. Akciğer ile ilgili ilk değişimler subjektif olarak fark edilmemekle beraber saptanabilen ilk belirtiler öksürük ve ekspektorasyondur. Bu semptomlar hasta kişiler tarafından dahi hastalık işareti olarak algılanmaz (örneğin sigara öksürüğünde olduğu gibi). Hastada performans düşüklüğü ile genellikle ilişkilendirilen ilk belirti solunum sıkıntısı (başlangıç evresinde sadece fiziksel aktivite esnasında görülür) ya da obstrüktif ventilasyon bozukluğunun tanısıdır.

Kronik bronşit çok yaygın bir hastalık türüdür. Eşlik eden faktörler arasında sadece toz bulunan işyerlerinde maruz kalma durumu değil, aynı zamanda başta toplumun sigara içme alışkanlığı olmak üzere, solunum yollarının sıklıkla tekrarlayan viral enfeksiyonları, genel hava kirliliği ve belli başlı predispozan faktörler de bulunmaktadır. Solunum yollarında maruz kalma durumu söz konusu olmayan çalışan popülasyonda klinik bulgular ve tedavi gerektiren obstrüktif akciğer hastalığı insidansı, 20 yaş popülasyonunda % 2 dolayında iken 60 yaş popülasyonunda % 4 dolayındadır.

OSGB Hizmetleri

DSÖ tarafından yapılan tanım (1966); birbirini izleyen iki yılda en az üç ay boyunca süren öksürük ve balgam çıkarma durumudur.

OSGB Tasarımı

İlgili Yayınlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Araç çubuğuna atla