Neden İş Güvenliği Logo
İş Sağlığı ve Güvenliği

Bartın’da maden cinayeti: 41 madenci şehit oldu

Bartın’da maden cinayeti: 41 madenci şehit oldu

Türkiye 14.10.2022 Cuma günü saat 18.15’te yeni bir maden faciasıyla büyük acı yaşadı. Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait maden ocağında meydana gelen patlamada 41 madenci yaşamını yitirdi. İlk etapta 26 olarak açıklanan can kaybı, dün ocakta mahsur kalan 15 işçinin cansız bedenlerine ulaşılmasıyla katlandı. Yakınlarına ilişkin iyi bir haber almak için bekleyen ailelerin umutlarını sonlandıran resmi açıklamanın ardından maden
ocağının önünden yükselen feryatlar tüm Türkiye’nin yüreğini dağladı.

3 ekibi olayın hemen ardından Amasra’ya ulaştı. Giriş ve çıkışı polis kontrolüne alınan ilçeye girişte hissedilen keskin gaz ve kömür kokusuna ocağa yaklaştıkça acı feryatlar eşlik etti. Ocağın çevresinde devletin tüm imkanlarını seferber ettiği gözlendi. Onlarca ambulans, AFAD ve TTK’nın kurtarma ekipleri, onlarca yardım kuruluşu zamana karşı yarıştıklarının bilinciyle arı gibi çalışıyordu.

Maden sahasına sivil araçların girişine izin verilmezken Ocağın yakınında içeriden haber almayı bekleyen madencilerin yakınlarına AFAD tarafından battaniye, yiyecek ve içecek servisi yapıldı.

 

Kurtulanlar da indi

Saatler ilerleyip, işçilerin cansız bedenleri çıkarılmaya başlanınca sessiz acı yerini ağıtlara bıraktı. Kurtarma ekiplerinin ve olaydan kurtulan madencilerin arkadaşlarını yeraltından canlı çıkartmak için çabaları sürerken tüm gözler, tahliye asansöründeydi. Asansörün ocaktan her yukarıya çıkışında nefesler tutulmuş halde kalabalık o tarafa doğru yöneliyordu. İlerleyen saatlerle birlikte o asansör ya boş ya da cansız bedenleri taşır hale geldi.

‘Sağ bekliyoruz’

Ocak yanında kurulan çadırda endişeli bekleyiş içinde olan genç kız, “kimi bekliyorsun” diye sorarken, gözünden yaş süzülen kadın, “Oğlumu bekliyorum. Daha 22 yaşındaydı” diyerek umudunu sonuna kadar koruyacağını söyledi. Ocağın az ötesinde oğlunu bekleyen babaya kardeşi ocakta bulunan bir genç, sarılıp “Umudunu koru, onları sağ bekliyoruz” diyerek moral veriyordu.. Babanın dudaklarından ise “Keşke kendisini görebilseydim ve bugün işe gitme deseydim” sözleri dökülüyordu. Kurtarma çalışmasından çıkan işçiye “Aşağıda son durum nedir” diye soran baba, “Öner’in babası mısın?” karşılığını aldı. Baba, “Umut yok değil mi?” diye aslında hâlâ umutlu olduğunu ifade ederken, kurtarma ekibindeki işçi, sessizce babanın yanından ayrıldı.

Feryatlar yükseldi

Sabaha karşı şehit sayısının 26’ya ulaştığı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından açıklandı. Kısa süre sonra Sağlık Bakanı Fahrettin Koca sayının 28’e ulaştığını duyurdu. Dün öğle saatlerinde bilanço ağırlaştı. Soylu can kaybının 40 olduğunu söyledi. Son açıklama ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan geldi. Erdoğan 41 madencinin yaşamını yitirdiğini bildirdi. Soylu’nun açıklamasından itibaren zaten ailelerin umutlu bekleyişleri sona ermiş, umut yerini feryat ve gözyaşlarına çoktan bırakmıştı. Eşinin ölüm haberini alan kadın, “Ömer’im seni bu durumda mı görecektim. Ben gün yüzü gördüm, sen görmedin” diyerek ağlarken, bir başka kadın kardeşi için “Seni evde bekliyorduk, evimizin direği gitti” diyerek baygınlık geçirdi.


Hayatını kaybeden Yasin Çelik’in sosyal medya hesabından yaptığı “Güneşi görebilmek için karanlığı kazıyoruz” paylaşımı yürekleri dağladı. Berkay Pınaroğlu, Enes Aydın, Ercan Akdeniz, Fikret Kansız, Sabri Akdere, Murat Öztan, Suat Demirkıran, Emrah Kaya, Mustafa Can Yıldırım, Okan Akgün, Yusuf Özerkan, Öner Yıldız da yaşamını yitirenler arasında.

 ‘Onsuz yaşamın anlamı kalmadı’

Şehit Yusuf Özerkan’ın eşi Nurgül Özerkan acısını şöyle dile getirdi: “Emekliliğine bir yıl kalmıştı. Heyecanla emekli olmayı bekliyordu. ‘Emekli olunca artık çalışmayacağım’ diyordu. Başımızı sokacak bir evimiz iki çocuğumuz vardı. Gece saat 24’te eve geliyordu. Ocaktan ekmek yiyorduk; buna da şükür diyordu. Artık onsuz yaşamın bir anlamı kalmadı.”

‘Keşke ben ölseydim’

Şehit Öner Yıldız’ın babası İsmail Yıldız da henüz oğlunun acı haberini almadan önce Milliyet’in sorularını yanıtlamıştı. “Ben de yıllarca madende çalıştım. Oğlumun yaşadığı olayın aynısını ben yıllar önce yaşadım” diyerek söze başladı. Baba Yıldız, “1992 yılında grizu patlamasında 5 kişi vefat etmişti. O zaman oğlum dünyaya henüz gelmemişti. Kendisinin yaşadığına inanmak istiyorum. Umudumu yitirmiyorum. O arada bir boşlukta kaldıysalar eğer, şansları var. Mucize bekliyoruz. Oğlum evli iki çocuk babası. Daha çok genç” diyordu. Acı haberin ardından ise “Bizim kaderimiz bu. 1992’de yaşanan kazada keşke ben ölseydim, bu günleri görmeseydim” demekle yetindi.

‘İkinci faciayı su torbaları önledi’

Ocaktaki patlamadan sağ kurtulan Hüseyin Poyraz adlı işçi o sırada yaşanan can pazarıını ve sonrasını anlatırken o anı yaşar gibiydi. Poyraz o anları şöyle aktardı:

“Saat 18.15’te patlama oldu. Ben maltada dururken patlamanın etkisiyle 2-3 metre savruldum. Toz duman içinde kaldık. Biz ön sırada olduğumuz için çabuk toparlanıp kurtulmayı başardık… Patlama sesi sonrası alevler bize kadar geldi. İki dakika geç kalsaydık, yanabilirdik. Ayak bölümünde bulunan yangını söndürmek için bulundurulan poşet sular alevle temas edince patladı ve alev bir anda söndü. Eğer o su olmasaydı ben ve kurtarma ekibindeki arkadaşlarımız kurtulamazdı.

Kendimize geldikten sonra mahsur kalan arkadaşlarımızı kurtarmak için tekrar ocağa indik. Ocağa temiz hava verildikten sonra aşağı inerek eksi 300 metrede arkadaşlarımızın cansız bedenleri ile karşılaştık. O sırada kendimden geçer gibi oldum. Sonra toparlanıp dışarı çıktım temiz hava aldım. Bir iki saat sonra tekrar ocağa indik. Zonguldak’tan gelen arkadaşlarımız da yardım etti.

‘5 yaralının durumu ciddi’

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, patlamada yaralanarak Sağlık Bakanlığı’na ait ambulans uçaklarla Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’ne getirilen yaralıları ve yakınlarını ziyaret etti. Ziyaretinin ardından açıklama yapan Koca “Bartın’da şu an takip edilen 3 hastamız var. 2 veya 3 gün içerisinde tabucu edebiliriz. Erken saatlerde durumu ciddi olan 6 hastamızı hızla uçak ambulansla yanık merkezine getirdik. 6 hastamızın 5’inin durumu ciddi, solunum cihazına bağlı. Bir hastamızın nakli yapıldığında kalbi durduğu ve canlandırdığımız bir hastamızdı. Düne göre iyi ama ciddiyetini koruyor. İlk 4 günün kritik olduğunu, arkadaşlarımızın hassasiyetle takip ettiklerini söyleyebilirim” dedi.

‘Sistemler yeniydi’

Facianın nedenlerini belirlemek için çalışmalar devam ederken, ocakta çalışan işçiler, bütün ekipmanlarının atex sertifikalı olduğunu, ocakta metan gaz dedektör sistemleri bulunduğunu söyledi. Dört yıl önce tüm bu sistemlerinin yenilendiğini söyleyen işçiler, “Neden kaynaklandığını söylemek şu an için çok erken, içerisi şu an yanmaya devam ediyor” diye konuştular. Aynı vardiyada ancak ocak dışında çalışan Ferhat Dönmez şunları anlattı: “Metan dedektör sistemi uyarı verdi uyarıdan birkaç dakika sonra da patlama yaşandı. Uyarı ve patlama arasındaki zaman dilimi çok kısa olduğu için içerideki arkadaşlarımızın çıkmalarına fırsat kalmadı. Biz saat 16.00-24.00 arasında çalışıyoruz ve bizim çalıştığımız vardiya üretim vardiyası, sadece bu vardiyada dinamit patlatılıyor ancak  hazır olduğunda dinamitler patlatılıyor.”

Bir ay sonra baba olacaktı

Maden şehidi Selçuk Ayvaz’ın cenazesi Uğurlar köyünde uğurlandı. İki çocuk babası Ayvaz’ın eşi Elif Ayvaz’ın bir ay sonra bir oğlunun doğacağı öğrenildi. Ayakta durmakta zorlanan Elif Ayvaz diğer iki çocuğuna sarılıp gözyaşı döktü.

‘Çok gençtin yavrum’

27 yaşındaki Okan Akgün  2 çocuk babasıydı.  Ahatlar köyüne getirilen cenazesi ağıtlarla karşılandı. Baba Hüseyin Akgün, “Oğlum bu ölüm sana yakıştı mı şimdi? Daha çok gençtin yavrum. Ölüm sana yakışmadı” diyerek ağladı.

OSGB Tasarımı

İlgili Yayınlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Araç çubuğuna atla