Çalıştığı fabrikadan kovulan amir, İş Mahkemesi’nin kapını çaldı. Haklı sebep olmaksızın davalı tarafından iş sözleşmesine son verildiğini, ödenmeyen alacaklarının bulunduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etti.
Davalı işveren ise iş yerinde amir pozisyonunda çalışan davacının kadın çalışanlara taciz içermeyen mesajlar attığı için işten çıkarıldığını savundu. Şikayet üzerine, çalışanı işten çıkardığını öne sürdü.
Mahkeme, davanın kısmen kabulüne hükmetti. Kararı her iki taraf avukatı da temyiz edince devreye Yargıtay 22. Hukuk Dairesi girdi. Emsal nitelikteki kararda, kadın işçilere uygunsuz mesaj atan amirin tazminatsız atılması gerektiğine dikkat çekildi.
Kararda şöyle denildi:
“Somut olayda, davacının iş sözleşmesi davalı işveren tarafından, davacının çalıştığı projelerde farklı tarihlerde kadın mesaiFazla mesai; 4857 sayılı İş Kanununa göre, haftalık 45 saati aşan çalışmaları ifade etmektedir. Denkleştirme esasının uygulandığı haller... arkadaşlarına karşı iş ilişkisini aşan davranışlar sergilediği ortadadır.
Uygunsuz saatlerde telefonla aradığı, mesaj atarak rahatsız ettiği, uygunsuz tekliflerde bulunduğu, diğer çalışanlara sinkaflı hakaret ettiği ve kendisine karşılık vermeyen kadın çalışanların vardiyalarını buna göre belirlediği anlaşılmaktadır. Bu sebeple davacının sözleşmesi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-(c), (d) ve (e) hükümlerine dayanılarak feshedilmiştir.
Her ne kadar mahkemece davacıya isnat edilen eylemlerin kadın iş arkadaşlarına cinsel tacizde bulunma boyutunda olmadığı, herhangi bir cinsel ifade içermeyen mesaj gönderme şeklinde olduğu, tüm iddiaların soyut düzeyde kaldığı gibi bir değerlendirme yapılmışsa da; dosya içerisinde mesaj kayıtlarının bulunduğu, söz konusu mesajlarda davacının kadın iş arkadaşını evine çağırdığı, rahatsız ettiği ve taciz ettiği sabittir.
Diğer kadın personelleri de taciz ettiğine dair duyumlar olduğu, taciz eyleminin gerçekleşmesi için açıkça cinsel ifadeler içermesinin gerekmediği, dolayısıyla davacının eylemlerinin haklı neden ağırlığında olduğu anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece davalı işverence yapılan feshin haklı olduğu gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatının reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme kararının bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir.”