İstanbul’un Çatalca ilçesinde bulunan Polonez fabrikasında sendikalı oldukları gerekçesiyle işten çıkarılan 146 işçi, yaklaşık 5 aydır kazanılmış hakları için mücadele veriyor. Fabrika önünde eylemlerini sürdüren işçiler, seslerini duyurmak için Ankara’ya yürümek istemişti. Fabrikanın önünden yürüyüşe başlayan Polonez işçileri, Çatalca Adliyesi önüne gelmiş fakat yürüyüşe devam etmeleri engellenmişti. Daha sonra ise, Ankara’ya yürümekte kararlı olan işçiler açlık grevine başlamıştı.
Polonez işçileri adalet için açlık grevinde!
İçindekiler
Yağmura ve soğuğa rağmen grevlerini devam ettiren işçiler, battaniyelere sarılıp, yaktıkları ateşte ısınarak eylemlerini sürdürüyor. Geçtiğimiz gün, zor koşullara dayanamayıp fenalaşan bazı işçiler ambulanslarla hastaneye kaldırıldı. İşçilerin yürüyüşünü engelleyen polis ekipleri ve işçiler arasında ambulansların barikatı aşmasına izin verilmemesi nedeniyle arbede yaşanmıştı. Çatalca Adliyesi önünde devam eden eyleme katılan işçiler amaçlarını anlattı.
“ADALET ARIYORUZ”
Grev nedeniyle 3 yaşındaki çocuklarından 4 gündür ayrı olan İlkay-Burak Orman çifti açlıktan daha çok çocuklarının yanında olamamaktan dolayı üzgün olduklarını belirtti. İlkay Orman, “4 gündür buradayız, çocuğumuzu göremiyoruz. Babaanne bakıyor. Açlık değil de çocuğu görememek insanı şey yapıyor. Bir an önce çare bulunması gerekiyor buna” açıklamasında bulunurken eşi Burak Orman “Mücadele veriyoruz burada. Adalet arıyoruz. Çocuğumuz arıyor, ağlıyor. Yanına çağırıyor gidemiyoruz. Gerçekten çok mağduruz” ifadelerini kaydetti.
“SUÇUMUZ ANAYASAL HAKKIMIZI İSTEMEK”
Kalp hastası olduğunu söyleyen bir diğer işçi Temam Önal, Anayasa’nın 51’inci maddesiyle kendilerine tanınmış olan sendikaya üye olma hakkını kullanmak istediğini ifade ederek “Suçumuz, anayasal hakkımızı istemek. Sendikaya üye olduk diye işimizden atıldık. Sadece yürümek istiyoruz. Yürümemize izin verilsin. Cumhurbaşkanımızdan rica ediyoruz, yürümemize izin versin, yolumuzu açsın. Yürüyüp hakkımızı arayacağız, başka bir şey istemiyoruz. Buradan gitmeyeceğiz, direniyoruz. Eğer bize hak verildiyse hakkımızı aramak istiyoruz. Hakkımız yoksa kaldırsınlar, suçsa eğer. Suç değilse hakkımızı istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“DEVLET NASIL SÖZ GEÇİREMİYOR BUNLARA”
Fabrikada 5 yıl operatör olarak çalışan kadın işçi, “Zam istemeye gittik operatörler olarak. Dedik asgari ücretin altında maaş veriyorsun bana operatörlük sorumluluğu yüklüyorsun. Benim yaptığım iş kölelik resmen. En son aldığım maaş 16 bin liraydı. Sizin vergiden kesildi, vergi dilimine giriyorsunuz diyor. Devletiniz kesiyor, ben ne yapayım diyor. Devletimiz nasıl bunlara söz geçiremiyor ben anlayamıyorum” sözlerini sarf etti.
Fabrikada 2 sene çalışan Nuh Kaya ise, 26 Ekim’de yürüyüş gerçekleştirmeyi planladıklarını ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’la görüşmek üzere yürüyüşü gerçekleştirmeme kararı aldıklarını ve yapılan görüşmede Işıkhan’ın kendilerine “Burası çadır cumhuriyeti değildir. Sizin sorunlarını çözeceğiz” dediğini söyledi. Kaya, “Bir ay 10 gün oldu, nerede bu çözüm? Bir Çalışma Bakanı bana söz veriyorsa, sözünü yerine getiremiyorsa hükümet bitmiştir” ifadelerini kullandı.
“ÇALIŞMA BAKANI SÖZÜNÜ YERİNE GETİREMİYORSA HÜKÜMET BİTMİŞTİR”
“26 Ekim günü yürüyüş programımız vardı. Sayın Ergün Atalay dedi ki, ben Çalışma Bakanı’ndan Kasım’ın 3’ünde randevu alacağım. Biz de ona göre yürüyüşümüzü durdurmuştuk.” ifadesini kullanan Kaya, Marmara, Ege, Anadolu bölgesindeki bütün işçilerin kendilerine destek olmak için yürüyüşe geleceğini belirtti ve “Fakat Ergün Atalay’ı, Çalışma Bakanını kırmamak için yürümeyeceğimize dair söz verdik.” dedi.
Bakan Işıkhan ile diyaloglarını aktaran Kaya, “3 Kasım’da sayın Bakan’ın yanına gittiğimizde dedik ki biz Anayasa’nın vermiş olduğu 51’inci maddeyi kullandık doğru mu? Evet. Siz müfettiş gönderdiniz fabrikaya ve bakanlığın müfettişlerinin raporu doğrultusunda siz işverene ve habersiz çıkarttığı için de Sosyal Güvenlik Kurumu’na ceza kesitiniz, doğru mu? Evet. Ve siz kendi ağzınızla dediniz ki ‘Biz Polonez şirketini Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunduk.’ Ve bize şöyle dediniz, ‘Burası çadır cumhuriyeti değildir. Sizin sorunlarını çözeceğiz’. 1 ay 10 gün oldu, nerede bu çözüm?” açıklamasını yaptı.
Kaya, açıklamasında, “Bizi neden engelliyorlar? Emekçi ve emek sınıfını uyandırdığımız için. Çünkü asgari ücret görüşmeleri başladı. Çünkü oraya gittiğimizde 1 milyon işçi orada olacak. Bu onlar için büyük bir korku demek. Burada korku hükümetin işini yapamadığı anlamına geliyor. İşini yapar olsa zaten bizim burada ne işimiz var. Bir çalışma bakanı bana söz veriyorsa, sözünü yerine getiremiyorsa hükümet bitmiştir.” ifadelerini kaydetti.