Neden İş Güvenliği Logo
İş Sağlığı ve Güvenliği

Yurt dışında çalışan işçilere Yargıtay’dan emsal karar

Yurt dışında çalışan işçilere Yargıtay’dan emsal karar
Tamircin Burada

Yabancı bir ülkede HES ve baraj inşaatı işinde lokomotif operatörü olarak bin 863 euro net maaş karşılığında çalışan işçi, alacaklarının ödenmediği gerekçesiyle İş Mahkemesi’nin kapısının çaldı.

İZİN ÜCRETİ VE TAZMİNATINI ALAMAYAN İŞÇİYE GÜZEL HABER

Davacı işçi, 19.00-07.00 saatleri arasında haftanın 7 günü, hafta tatilleri, ulusal bayram ve genel tatil günleri dahil çalıştığını, bu çalışmaların karşılığı ücretlerin ödenmediğini öne sürdü. Çalıştığı süre boyunca yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ve karşılığı ücretinin ödenmediğini, iş sözleşmesinin davalılar tarafından haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, buna rağmen kıdem tazminatı ve ihbar tazminatının ödenmediğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini talep etti. Davalı şirket, iddiaları reddetti. Mahkeme davanın kısmen kabulüne hükmetti. Davalı şirket kararı istinaf etti.

Bölge Adliye Mahkemesi, davalının itirazını kabul etti. Bunun üzerine davacı işçi, kararı temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. Emsal bir karara imza atan Kurul, gurbetçi işçilerin, alacak davaları tartışmalarına yeni bir boyut kazandırdı. Kararda şöyle denildi:

YARGITAY SON NOKTAYI KOYDU!

“Somut uyuşmazlıkta, davalı şirketler oluşturdukları adi ortaklığın Arnavutluk yasalarına göre kurulup tescil edilen bir kuruluş olduğu ortadadır. Davacı ile davalı şirketler arasında imzalanan yurtdışı iş sözleşmesinde, tarafların iş ilişkisindeki hak ve yükümlüklerinin Arnavutluk mevzuatına atıf ile belirlendiği gibi 9. maddesinde de sözleşme maddelerinde belirtilen hususlarda Arnavutluk Cumhuriyetinin İş Kanununa göre hareket edileceğinin düzenlendiği görülmektedir. Diğer yandan, davacı söz konusu iş sözleşmesi çerçevesinde tüm hizmet süresi boyunca sadece davalıların Arnavutluk’ta bulunan işyerinde çalışmış olup, bu durumda mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı yer olan Arnavutluk olduğu sabittir. Tüm bu hususlar dikkate alındığında, taraflar arasında MÖHUK’un 27/1. hükmü çerçevesinde hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan ve aynı zamanda Arnavutluk hukukunun, mutad işyeri hukuku olduğu gözetildiğinde uyuşmazlığa bu hukukun tatbik edilmesi gereklidir. Bu durumda yapılacak iş; Mahkemece gerekirse Arnavutluk hukukunda uzman bir bilirkişiden de rapor alınmak suretiyle uyuşmazlığın Arnavutluk Hukukuna göre çözümlenmesinden ibarettir. Netice itibariyle; uyuşmazlıkta uygulanacak hukukun yanlış tespitiyle sonuca gidilmesi bozmayı gerektirmiştir.”

FIRÇA ATAN AMİR İÇİN FLAŞ KARAR

Öte yandan çalıştığı fabrikada, makinenin arızalanması üzerine yanına gelen üretim şefinin fırçasına maruz kalan işçi, hayatının şokunu yaşadı. Öfkelenen üretim şefi, işçiye ‘Lan oğlum o elini cebinden çıkar’ diyerek işçinin üzerine yürüdü. Araya giren çalışanlar, amiri ve amirinin öfkeli sözlerine maruz kalan işçiyi uzaklaştırdı. Ardından, işçi kovuldu.

İş Mahkemesi’nin yolunu tutan mağdur işçi, haksız uygulama sonucu kıdem ve ihbar tazminatının tarafına verilmediğini; kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının olduğunu ileri sürerek; davanın kabulüne karar verilmesini talep etti. Davalı işveren ise davacının şirketten hiçbir hak ve alacağının bulunmadığını, çalışma süresi boyunca çalışmaya bağlı olarak hak etmiş olduğu her türlü tüm ücretlerinin ve eklentilerinin eksiksiz olarak davacıya ödendiğini öne sürdü.

Olayın sataşmadan dolayı gerçekleştiğine dikkat çeken İş Mahkemesi, davacının amiri konumunda olan kişinin üzerine yürümesinin sataşma niteliğinde olduğunu ve işverence yapılan feshin haklı olduğu gerekçesi ile davanın reddine hükmetti.

YARGITAY: “AMİR, İŞÇİYE KÜÇÜLTÜCÜ LAF SÖYLEYEMEZ”

Kararı davacı temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. Yüksek Mahkeme, işçinin ulu orta fırçalanmasının yasaya aykırı olduğuna dikkat çekti. Kararda şöyle denildi: “Davacının iş akdinin İş kanunun 25/II-d maddesi gereğince haklı nedenle feshedildiği anlaşılmaktadır. Tanıklar; amirin, ‘lan oğlum elini cebinden çıkar’ dediği davacının eline uzandığını ifade etmişlerdir. Akabinde davacının da bu söz ve davranışa tepki gösterdiği fakat yumruklama yadanin üzerine yürüme gibi davacı fiili olmadığını beyan etmişlerdir. Ayrıca dosya içinde alınan CD çözümleme tutanağında ise davalı beyanına göre davacı olan siyah giysili şahsın el kol hareketi yaptığı iki kişininde bu şahsı tutarak çektiği , rapor edilmişse de olayın ilk çıkış sebebinin amirin söz ve davranışı olduğu anlaşılmaktadır.

İşyerinde amir konumda olması , işçiye ‘lan oğlum elini cebinden çıkar’ diyerek, küçültücü , tahrik edici ifade kullanma hakkı vermediği gibi , davacının verdiği tepkinin ise ilk hareket ve tahrik edici eylemin karşı taraftan gelmesi nedeni ile haklı fesih boyutuna varmadığı dosya çerçevesinden anlaşılmaktadır. Davacının tahrik neticesinde sarfettiği sözler olsa da vurma ya da hakarete varan söz ve davranışı olmadığı bu nedenle davacı eyleminin haklı fesih boyutuna varmadığı , yapılan feshin ancak geçerli fesih olarak kabul edilebileceği anlaşılmakla , feshin haklı olduğu gerekçesi ile davanın reddine dair verilen kararının bozulması gerekmiştir. Kararın bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir.”

OSGB Web Tasarımları

İlgili Yayınlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Araç çubuğuna atla