İş sağlığı oldukça geniş bir konudur. İşyeri hekimliği konuya çalışan odaklı yaklaşırken, iş hijyeni çalışma ortamından, tüm süreçten ve çevre açısından konuya yaklaşmaktadır.
Neden İş Sağlığı
İş sağlığı konusunun ana ekseni, çalışanın sağlığıdır. Çalışma koşullarının olumsuzluğu nedeniyle sağlıkları da olumsuz etkilenebilen, sağlıklarını hatta yaşamlarını kaybeden çalışanın sağlığı, elbette iş sağlığının merkezinde yer alan ana konusu olmalıdır. Üründe dâhil tüm sürecin sağlığı, çalışma ortamının sağlığı ve işyerinin çevreye etkileri de aslında birbirini tamamlayan, iç içe geçmiş iş sağlığı bütününün diğer konularıdır.
İş Sağlığı ; “her türlü işte çalışanların çalışanların fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam iyilik durumlarının korunması ve geliştirilmesi, çalışma şartlarından ötürü çalışanların sağlıklarının yitirilmesinin önlenmesi, çalışma sırasında sağlıklarını olumsuz yönde etkileyecek faktörlerden korunmaları, onların fizyolojik ve psikolojik yapılarına uygun bir işe yerleştirilmesi ve bunun sürdürülmesini, özetle işin çalışana, çalışanın da işe uygunluğunun sağlanmasını amaçlar”. (ILO)
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) ortak iş sağlığı tanımı bu işin profesyonellerine yol göstermektedir.
Genel İş Sağlığı ve Güvenliği Kuralları
İnsanoğlunun doğada varlığını sürdürebilmek için başlattığı çalışma eylemi yüzyıllar içinde biçim değiştirmiştir. Çalışma yaşamındaki bu değişim toplumların yapısını, yaşayış biçimini, insan ilişkilerini ve yaşamdan beklentilerini de etkilemiştir. Çalışanlar bir yandan tarımın, sanayileşmenin ortaya çıkardığı sağlık sorunlarıyla uğraşmaktayken, öte yandan bilgi teknolojisinin gelişmesiyle yeni sağlık sorunları ortaya çıkmıştır. Gelişmiş ülkelerde enfeksiyonlar, iş kazaları, meslek hastalıkları, ağır iş yükü, fiziksel, kimyasal ve psikolojik risk etkenleri kontrol altına alınmış, ancak; yeni çalışma biçimlerine bağlı ergonomik sorunlar, kas iskelet sistemi hastalıkları, alerjiler, psikososyal sorunlar gibi yeni hastalıklar ortaya çıkmıştır.
Ülkemizde ise, biryandan hala silikozis, kurşun, civa, arsenik zehirlenmesi gibi geleneksel iş sağlığı sorunları daha tam çözülmemişken, aynı zamanda yoğun bilgisayar kullanımı ve duruş bozukluklarına bağlı kas iskelet hastalıkları, işsizlik, iş güvencesinin olmaması, uzun süre çalışma, ücret yetersizliği gibi pek çok psikososyal sorun ve denetimsiz kimyasal kullanımının tetiklediği alerjik hastalıklar gibi yeni sorunlar da karşımıza çıkmaktadır. Bu geçiş süreci nedeniyle ülkemizin iş sağlığı çalışanları hem gelişmiş ülkelerin iş sağlığı çalışanlarından hem de geri kalmış ülkelerin iş sağlığı çalışanlarından çok daha fazla çalışmak, daha fazla araştırma yapmak zorundadır.
WHO-ILO ortak iş sağlığı tanımın her türlü işte çalışanı kapsaması çok anlamlıdır. Yalnız metal sanayiinde, madende, inşaat işlerinde çalışanların değil, öğretmenin, alışveriş merkezlerinde ayakta ve uzun süre çalışan tezgâhtarların, hemşirenin, şoförün, banka çalışanının, doktorun kısaca tüm çalışanların sağlığının işleri nedeniyle yitirilmesinin önlenmesi, sağlıklarının korunması hatta bununla da yetinilmeyip, sağlığın geliştirilmesi çağdaş iş sağlığı anlayışının da gereklerindendir.
İş Kazası Kapsamı ve Bildirim Süreleri
161 No’lu ILO Sözleşmesi’nden:
Her işverenin istihdam ettiği çalışanların sağlık ve güvenliği için sorumluluğu saklı kalmak kaydıyla ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği (İSG) konusunda katılımının gerekliliği göz önüne alınarak, iş sağlığı hizmetleri, işletmedeki iş risklerine uygun ve yeterli olacak şekilde aşağıdaki görevleri kapsayacaktır.
İşyerlerinde sağlığa zararlı risklerin tanımlanması ve değerlendirilmesi;
Sağlık üniteleri, kantinler, yatakhaneler ve işveren tarafından bu tür hizmetlerin sunulduğu yerler dâhil olmak üzere, çalışanın sağlığını etkileyebilecek çalışma ortamında ve iş uygulamalarındaki faktörlerin gözetimi
İşyerlerinin tasarımı, makine ve diğer teçhizatın durumu, bakımı ve seçimi ve çalışma sırasında kullanılan maddeler dâhil olmak üzere işin planlanması ve organizasyonu konusunda tavsiyede bulunma,
Yeni donanımın sağlık açısından değerlendirilmesi ve test edilmesi gibi iş uygulamalarının iyileştirilmesine yönelik programların geliştirilmesine katılım
İş sağlığı, güvenliği, hijyen ve ergonomi, kişisel ve müşterek koruyucu donanım konularında öneride bulunma,
İş ile ilişkisi bakımından, çalışanların sağlığının gözetimi,
İşin çalışana uygunluğunun geliştirilmesi,
Mesleki rehabilitasyon önlemlerine katkıda bulunma,
İş sağlığı, hijyen ve ergonomi alanlarında bilgi, eğitim ve öğretim sağlamada işbirliği;
İlkyardım ve acil durum tedavi hizmetlerini örgütleme;
İş kazaları ve meslek hastalıklarının analizine katılma.
İş sağlığı ve güvenliği kimleri kapsar?
Korumak Tedavi Etmekten Daha Ucuzdur
Ülkemizde yüzbinin üzerinde meslek hastalığı yakalamamız gerekirken, Sosyal Güvenlik Kurumu istatistiklerine yansıyan rakamlar her yıl maalesef birkaç yüzü geçememektedir. Türkiye İstatistik Kurumu, ülkemizde yılda dokuzyüz binin üzerinde meslek hastalığı ve işle ilgili hastalık ve yaralanma olduğunu ifade etmektedir. SGK rakamlarının düşüklüğü biraz da istatistik yöntemi hatasından kaynaklanmaktadır ama yine de meslek hastalıklarımızı tanıma konusunda başarılı olduğumuz söylenemez. Yani, hem çalışanlarımızı meslek hastalıklarından koruyamıyor, hem de meslek hastalıklarını saptayamıyoruz.
Toplumun hemen her kesimini derinden etkileyen bu önemli sorunun sosyal ve yasal boyutlarıyla birlikte ele alınıp, çözümlenmesi gerekir. Meslek hastalıklarını tanımak ve önlemek sosyal devletin ve tüm ilgililerin vicdani bir sorumluluğudur. Çalışanın sağlıklı olma hakkına saygının gereğidir. Tanınmayan meslek hastalığı, haksız kazanç nedenidir, genel sağlık sigortasına ve topluma yüktür. Bildirimi zorunlu olan meslek hastalıkları, yasal tanı almadıkça, meslek hastalığı sayılmazlar.
Meslek hastalıklarını tanımanın ilk şartı, hastanın mesleğiyle ilgili sorgulamadır. Bu da “Ne iş yapıyorsunuz ?” sorusuyla başlar. İş sağlığı disiplininin babası sayılan İtalyan hekim Bernardino Ramazzini (1633-1714)’nin şu veciz sözleri, bugün maalesef hala geçerliliğini korumaktadır; “Hayret ve tereddüt ediyorum. Acaba, ilaç ve sinameki kokan muayenehane ve eczanelerde oturan bu azametli ve şık görüntülü doktorların burnuna işyerlerindeki pis kokulu şeyleri mi soksam, yoksa onları bu çukurları görmeye mi davet etsem?”