İş Kazası Neden Oldu? sorusu yerine, kaza, tehlike ve riski taşıyan koşullarda “ne olabilir?” sorusunu sormak, daha insancıl ve güvenlidir.
Heinrich Teorisi’ne göre; yaralanmasız atlatılan her 300 kazaya karşılık 30 kadar hafif yaralanmalı kaza olurken, her 300 kazadan biri büyük yaralanmalara ya da ölüme neden olmaktadır. Ülkemizdeki iş kazaları açısından bu oranlara bakıldığında ise, oranın maalesef yüzde birlere kadar düştüğünü görmekteyiz. Diğer yandan, bir iş kazası gerçekleştiği zaman, dikkatlerimizi ne olduğuna ve kimin neden olduğuna yoğunlaştırır, sorumlusuna ulaştıktan sonra da dosyayı tamamlanmış sayarız. Oysa, önleyici yaklaşım henüz kazaya dönüşmemiş olan olayların, hatta “ramak kala” dediğimiz durumların, bunların da gerisindeki güvensiz durum ve davranışların özenle incelenmesini gerektirir.
İş Kazası Neden Oldu?
İçindekiler
Kazalardaki “ ne oldu?” sorusu yerine, kaza, tehlike ve riski taşıyan yukarıdaki koşullarda “ne olabilir?” sorusunu sormak, daha insancıl ve güvenlidir.
İş kazalarına etkileri ve sonuçları açısından bakıldığında farklı değerlendirmeler yapılabilir. Örneğin, kazaya uğrayan kişi açısından ağrı, acı ve sıkıntı bir durumdur. Gelir kaybı, beklenmeyen ilave masraflar ve harcamalar, geçici veya kalıcı iş göremezlik nedenidir. Kişi, daha önce yapmakta olduğu işini yapamaz hale gelebilir. Fiziksel olarak buna gücü yetse bile, psikolojik olarak güvensizlik hissedebilir.
Kazaya neden olan kişi ya da kişiler açısından da stres, endişe, suçlanma, pişmanlık, ilave iş yükü (rapor hazırlama, tekrar eğitimleri gibi), işyerinde itibarının zedelenmesi gibi sonuçları vardır. Bunun da ötesinde, o işyerinde çalışan herkes için iş kazalarının şok, üzüntü, endişe, moral bozukluğu, üretim veriminin düşmesi gibi sonuçları vardır. İşveren açısından da çalışma gücü ve zaman kaybı, malzeme ve makinaların zarar görmesi, işin durması, yavaşlaması, yeniden planlama, tekrarlama eğitimleri, sigorta prim ve masraflarında artışlar, firma adının zedelenmesi, sosyal baskılar, kalite, verim ve pazar kaybı gibi sonuçları kaçınılmazdır.
Topyekün toplum ve ülke açısından bile iş kazaları travmatik bir durumdur. İş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle yılda iki milyonun üzerinde iş günü ve üretim kayıpları olmakta, milyarlarca liralık maddi kayıplar meydana gelmekte, tedavi yükü ve tazminatlar artmaktadır.
Kazaları Önlemenin Ön Şartı!
Sonuç olarak kazaların görünmeyen maliyetleri, görünen maliyetlerin çok ötesindedir. Tüm bunların ötesinde, “insan hayatına paha biçilemez!..” Çağdaş iş sağlığı ve güvenliği kültürünün yerleştiği, insan hayatının önemsendiği toplumlar bilirler ki; “Korumak, tazmin ve tedavi etmekten ucuz ve insancıldır!…” Öyleyse, korunmanın ve kazaları önlemenin ön şartları nelerdir? Öncelikle üst yönetimin bu konuda kararlı olması gerekir. Bu kararlılık iyi bir güvenlik programı ile desteklenmeli, o işyerinde kurumsal güvenlik kültürü yerleştirilmelidir. Ve bu alandaki tüm çalışmaların ölçülebilirliği sağlanmalıdır.
Başarılı bir iş güvenliği programının üç temel basamağı; tehlikelerin saptanması, güvensiz davranışların giderilmesi ve güvensiz durumların giderilmesidir.
Güvensiz davranışlarla etkin mücadele için kişisel düzenlemeler, eğitim ve öğretim, denetim ve disiplin sağlanmalıdır. Ancak, özendirme ve ödüllendirmenin disiplinden daha güçlü bir yaptırım olduğu da akılda tutulmalıdır. Güvensiz durumların giderilmesi için de; tasarım, alet ve makine koruyucular, kontrol önlemleri ve izolasyon, güvenli çalışma koşullarının sürdürülmesi, işyerinin, çevrenin, alet ve makinaların bakım ve onarımı gibi önlemler mutlaka alınmalı ve sürdürülmelidir.
İş Güvenliği Kültürü
Bir ülkede iş sağlığı ve güvenliği konusunda başarıdan söz edilecekse, iş kazalarını azaltması, var olan meslek hastalıklarını ise önce tanıması, sonra azaltması beklenmelidir. Bunun için güvenlik kültürünün ülke çapında içselleştirilmesi, tüm kurum ve kuruluşlara ve tüm çalışanlara ve çalıştıranlara yaygınlaştırılıp benimsetilmesi gereklidir. Güvenlik kültürü yaşamın ve çalışma hayatının bir parçası olarak algılanmadıkça, daha çok iş kazası ve meslek hastalığıyla canlar kaybedilmeye devam edilecektir.
İş Kazası mı İş Cinayeti mi?
Bilinmelidir ki; tehlike insan varlığının ayrılmaz bir parçasıdır, ancak kaynağında önlenebilir. Kazalar durduk yerde olmaz, mutlaka nedenleri vardır. Kazalara neden olabilecek bütün tehlikelerden korunmak mümkündür. Ve bütün kazalar önlenebilir. Önleyici iş sağlığı ve güvenliği yönetiminin esası güvensiz durum ve davranışların giderilmesine dayanır. Yönetim, çalışanların güvenliğinden sorumludur. Güvenlik, işin bir parçasıdır. Herkese güvenlik eğitimi verilmelidir. İşyerinde de, iş dışında da kazalar önlenmelidir.
1962-67 arasında Hindistan cumhurbaşkanı olan Hintli bilim ve devlet adamı Sarvepalli Radhakrishnan(1888-1975)’ın şu ifadesi, vicdanlarda mutlaka yerini bulmalıdır; “Önlenebilir kazalar bizim ihmalimiz nedeniyle önlenmezse, cinayetten farkı yoktur”.
Neden İş Güvenliği
Yapılan analizlerde dünyada son yıllarda iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili gözlemlenen olumlu gelişmeler neticesinde iş kazalarında ve iş cinayetlerinde hissedilir azalmalar yaşanırken, maalesef ülkemizde iş kazaları/iş cinayetleri artmaktadır. Ekonomik boyutu ile incelendiğinde ise, çalışanın iş yaparken aklının sadece işte olması gerekirken, asgari ücretle geçinmeye çalışan arkadaşlardan ne kadar verim alınabilir ki?
Ülkemizde yaşanan ve giderek artan iş kazaları, iş cinayetleri ne yazık ki bu konudaki ilgisizliği, insana verilen önemin yok denilecek kadar az; çağdaş çalışma ve yaşam koşullarına ulaşmak için daha çok uzun yıllara ihtiyacımızın olduğunu aşağıdaki analizleri incelediğimizde ortaya koyduğu aşikardır.
Bir güvenlik açığının ölçülebilen en büyük maliyeti, sadece çalışan olmaz. Kaybedilmiş bir beden veya zihinsel rehabilitasyon yılları, çalışanı tamamen yeni bir yaşam tarzına zorlayabilir. Bu tür olaylara nasıl fiyat koyacağımızı tanımlamak gerçekten zor olsa gerek. Görevlerini yerine getirirken yaşamını yitiren ya da uzun soluklu yaralanmalar da kuşkusuz ekonomik olarak ölçülebildiğimizin ötesindedir. Yaşamını yitiren kişinin yanı sıra aile ve iş arkadaşları da diğer paydaşlardır.
Bu kazalar aynı zamanda şirketleri de etkilemektedir. İş kazası geçiren bir çalışan kayıp adam/saat anlamına gelmektedir. O nedenle bir şirket için bakıldığında giderler yalnızca verimlilik kaybı olarak ölçülmez, aynı zamanda kayıp iş gücü ve artan sigorta maliyetleri de etkilidir.
Şirketler için bir diğer önemli kayıp ise, iş kazalarının çokluğu nedeniyle oluşacak olan motivasyon bozukluğudur. Çalışanlar kendilerini güvende hissetmezlerse iş moralleri azalır ve çalışma istekleri düşecektir. Bu da işveren için olumsuz sonuçların doğmasına sebep olacaktır.
Bu nedenle çalışanlar mümkün olan en iyi işi yapmaya konsantre olabilmek için işlerini güvenli bir ortamda yapmak isterler. Sorumlu işverenler, güvenli bir işyerinin şirketin ana hattını geliştirdiğini kabul etmelidir. Hangi yönden bakarsanız bakın işi güvenli bir şekilde yürütmenin avantajları çoktur.
İş Sağlığı ve Güvenliğinin Amacı :
- Çalışanlara en yüksek seviyede sağlıklı ortam sağlamak,
- Çalışma şartlarının olumsuz etkilerinden onları korumak,
- İş ve işçi arasında mümkün olan en iyi uyumu temin etmek,
- İşyerlerindeki rizikoları tamamen ortadan kaldırmak veya zararları en aza indirgemek,
- Oluşabilecek maddi ve manevi zararları ortadan kaldırmak,
- Çalışma verimini arttırmak.
3Yorumlar